Konu Detayı Sayfası
► İnsan vücudunda saniyeler içinde düşünmek, yürümek, konuşmak, algılamak ve yorumlamak vb.bir çok olay aynı anda gerçekleşebilir.
► Bu kadar çok ve karmaşık olan bu olaylar birbirinden bağımsız ve kontrolsüz gerçekleşmez.
► Tüm bunların sorunsuz, düzenlive birbiriyle uyumlu olarak gerçekleşmesinde sinir sistemi rol oynar.
► İnsanda sinir sistemi iki ana kısımda incelenebilir. Bunlar;
1. Merkezi sinir sistemi
2. Çevresel sinir sistemidir.
KENDİNİ GELİŞTİR► Yaklaşık 1,5 kg olan yetişkin beyni yüksek metabolik gereksinimlerinden dolayı bir dakikada vücutta dolaşan kanın yaklaşık %15’inden faydalanır. Dakikada ortalama 70 kez atan kalp, her atımda yaklaşık 70 ml kan pompalar. Bu durum beynin dakikada yaklaşık 750 ml kana ihtiyacı olduğunu gösterir. Bu kadar yüksek bir miktarda kana ihtiyaç duyan beynin metabolik gereksinimlerinin neler olduğunu tartışınız. Beyin, vücudumuzdaki en aktif organlardan biridir ve işlevlerini yerine getirebilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Beynin bu kadar çok enerjiye ihtiyaç duymasının birkaç temel nedeni vardır: 1. Sinir Hücrelerinin İletişimi 2. Hafıza ve Öğrenme 3. Hayatta Kalma ve Hücrelerin Yaşamı 4. Vücut İşlevlerini Kontrol Etme Sonuç olarak, beyin bu kadar fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu için vücudumuzdaki kanın yaklaşık %15'ini kullanır. Beyin sürekli çalıştığı için, oksijen ve glukoz gibi maddelerin düzenli olarak beyne ulaşması gerekir. Bu yüzden beynimize gelen kan akışı çok önemlidir. |
► Beyin ve omurilikten oluşur.
► Beyin ve omurilik vücudun iç ortamından ve dış çevreden gelen çeşitli uyartıları alır ve değerlendirir.
► Merkezi sinir sistemi motor nöronların hücre gövdeleri ve ara nöronlardan oluşur.
► Merkezî sinir sisteminde bulunan beyin ve omurilik; gri ve ak maddeden oluşur.
► Beyninin kabuk bölgesinde (korteksinde) gri madde bulunur. Gri madde nöronların hücre gövdeleri ve dendritlerden oluşur.
► Korteksin altında yer alan ak madde ise miyelin kılıflı aksonlardan oluşur.
Beyin ve beyincikte yer alan ak madde merkezde, boz madde çevrede yer alır. Omurilik soğanı ve omurilikte ise merkezde boz çevrede ak madde bulunur. |
► Merkezi sinir sisteminde bulunan beyin ve omurilik bağ dokudan oluşan 3 katlı koruyucu bir zarla çevrilidir.
► Kafatasının hemen altında yer alan bu zara Meninges Zarı denir.
► Menengez zarı üç katlı bir zar olup dıştan içe doğru; sert zar, örümceksi zar ve ince zardan oluşur.
► Sert zar kafatasının iç yüzeyine yapışıktır. Ancak omurilikteki omur kemiklerine yapışık değildir. Kan damarı taşımaz. Esnek değildir. Sert ve sağlam yapılıdır. Beyin bölümlerinin kafatası içindeki hareketlerini sınırlayarak hasar görmesini engeller.
► Örümceksi zar; bağ doku liflerinden oluşur. Bu sayede sert zar ile en alttaki ince zarı birbirine bağlar. Örümcek ağını andıran uzantıları nedeniyle böyle adlandırılmıştır.
► İnce zar; beynin bütün kıvrımlarını sarar. Beynin kan damarlarını taşıyan tabakasıdır. Bu nedenle beynin ihtiyacı olan oksijeni ve besinleri sağlar. İnce zar ile örümceksi zarın arası Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) ile doludur. BOS; ince zarda bulunan kan damarlarındaki kan basıncının etkisiyle damarlardan çıkan sıvıdan oluşur.
► Beyin ve omuriliğe ait bazı hastalıkların tespit edilmesinde bu sıvı kullanılır.
► Bu sıvının görevleri şunlardır.
♦ Beyni vurma, çarpma gibi mekanik etkilere karşı korur.
♦ Kan ve sinir hücreleri arasında madde alışverişini sağlar.
♦ İyon değişiminin dengede kalmasını sağlar.
Meninges zarının bir bakteri ya da virüs tarafından iltihaplanması sonucu Menejit Hastalığı oluşur. Menenjit merkezi sinir sistemi için çok tehlikeli bir hastalıktır. Bu durum iltihap beyne yayılarak Ensefalit denilen beyin iltihabına yol açabilir. |
► Embriyonik dönemin henüz dördüncü haftasında ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere beynin bölümleri şekillenmeye başlar.
► Beşinci haftayla birlikte ön beyinde uç beyin ve ara beyin gelişir.
► Arka beyin pons, beyincik ve omurilik soğanını oluşturacak şekilde farklılaşmaya başlar.
► Uç beynin diğer bölümlere göre orantısız ve hızlı büyümesi dış kısmın içe doğru kıvrılmasına neden olur.
► Böylece beynin iki yarım küresi (korteks, beyin kabuğu) oluşur.
► Gelişmiş bir insan beyni yaklaşık olarak 1,300 - 1,800 gram ağırlığındadır. (Bir filin beyni 5 kg.civarında olabilir.)
► Sinişr sisteminin en önemli kısmı ve merkezidir.
► Kendisine gelen iç ve dış bilgileri değerlendirerek emir verir ve bu emri ilgili birimlere gönderir. İlgili birimlerde ise (kas, salgı bezi vb) ise gerekli tepkiler oluşturur.
► Beynin büyüklüğü ile işlevi arasında bir ilişki yoktur. İnsanın zeka ve öğrenme yönünden daha gelişmiş bir canlı olması beyindeki kıvrımların fazla olmasından dolayıdır.
► Beyindeki yarık ve kıvrımların oluşmaması durumunda Lisensefali (düz beyin) denilen hastalık oluşur. Bu hastalığa embriyonik gelişim döneminde düzgün göç edemeyen nöronlar neden olmaktadır.
► Gelişimi tamamlamış bir insan beyni üç bölümden oluşur. Bunlar;
♦ Ön Beyin (Büyük Beyin)
♦ Orta Beyin
♦ Arka Beyin
Ön Beyin
► Beynin en büyük kısmını oluşturur.
► Beyine üstten bakınca ceviz şeklinde görülen iki parçalı yapıdır.
► Uç beyin ve ara beyin olmak üzere iki bölümden oluşur.
Uç Beyin (Beyin Kabuğu = Korteksi)
► Toplam beyin kütlesinin yaklaşık %80'nini oluşturan beynin en büyük kısmıdır.
► Sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşur.
► Üst düzey davranışları (düşünme, hatırlama, hissetme gibi), bilinçli davranışların tamamını ve organlardan gelen uyarıları algılayan merkezleri bulundurur.
► Uç beyinden enine bir kesit alındığında;
♦ Dışta boz madde,
♦ İçte ak madde bulunur.
Boz madde; nöronların gövdelerinden, ak madde ise aksonlarından oluşur.
► Sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşur.
► Vücudun sol tarafıyla
► Vücudun sağ tarafıyla iletişim kurar.
► Beyin yarım küreleri birbirine üstten Nasırlı Cisim, denilen çok sayıda akson bağlantılarından oluşmuş yapılarla birbirine bağlanır.
► İki yarım kürenin birbiri ile haberleşmesini Corpus Callosum (Sinir Ağı Demeti) sağlar.
► Corpus callosum uç beyne gelen impulsların daha önce kazanılmış bilgilerle karşılaştırılmasını sağlar. Kişiler bu karşılaştırma sonucu kalıtsal yapılarına özgü tepki gösterir.
► Beyin yarım küreleri üzerinde Girus adı verilen çıkıntılar ve Sulkus adı verilen girintiler vardır. Girus ve sulkuslar uç beynin yüzey alanını genişletir.
► Beyin yarım kürelerini enine ayıran derin yarığa Rolando Yarığı denir. Rolando yarığının ön kısmında motor, arka kısmında duyu merkezleri bulunur.
► Uç beyin farklı görevleri yerine getiren dört loptan oluşmuştur. Bu loplar hem sağ hem de sol yarım kürelerde bulunur.
Uç Beynin Görevleri
► Beyin kabuğunda istemli kas hareketlerinin yapılması, duyu organlarından gelen duyuların algılanması, hafıza ve düşünme gibi görevleri yöneten merkezler vardır.
Uç Beynin Görevleri | |
Sol Beynin Görevleri | Sağ Beynin Görevleri |
Sağ el kontrolü | Sol el kontrolü |
Dil becerisi | Hayal gücü |
Mantık ve karar verme | Sanatsal faaliyetler |
Matematik | Kavrama |
Sayısal beceriler | Müzik yeteneği |
Yazma becerisi | Düşünce |
Ara Beyin
► Ön beynin bir parçası olan ara beyin Hipotalamus, Talamus ve Epitalamus kısımlarından oluşur.
Talamus
Hipotalamus
Epitalamus
Kendini GeliştirSirkadiyen ritim yaklaşık bir günlük süre içerisinde canlıda meydana gelen biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanır. Her gün aynı saatte uyuyup aynı saatte kalkan bir kişi çoğu zaman kurulan bir alarma ihtiyaç duymadan güne başlayabilir. Vücut, biyolojik saat olarak nitelendirilen sirkadiyen ritimlerde meydana gelen değişikliklerden genellikle olumsuz etkilenir. • Uzun süren uçak yolculukları sonrasında hissedilen rahatsızlığın sirkadiyen ritimle olan ilişkisini açıklayınız. ► Uzun süren uçak yolculukları sonrasında hissedilen rahatsızlık, sirkadiyen ritimlerin bozulmasıyla doğrudan ilişkilidir. ► Sirkadiyen ritim, vücudun biyolojik saati olarak işlev görür ve uyku-uyanıklık döngüleri, hormon salgıları, vücut ısısı gibi birçok biyolojik süreci düzenler. ► Uçak yolculuğunda zaman dilimleri arasında hızlı bir şekilde yer değiştirdiğinizde, vücudun biyolojik saati yeni zaman dilimine hemen uyum sağlayamaz. Bu duruma jet lag denir. ► Jet lag, sirkadiyen ritim ile içinde bulunulan yeni zaman dilimi arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır ve bu da yorgunluk, uykusuzluk, odaklanma zorluğu ve genel rahatsızlık gibi belirtilere yol açar. ► Vücut, yeni zaman dilimine uyum sağlamak için zamanla sirkadiyen ritimlerini yeniden düzenler, ancak bu süreç bazen birkaç gün sürebilir. |
Orta Beyin
► Ara beyin ile beyincik arasında yer alır.
► Dinlenme sırasında kasların hafif kasılı kalma durumu olan kas tonusunu ayarlar. Vücudun duruşunu belirleyen merkezleri içerir.
► Orta beyin beyin ve beyincik ile bağlantıları sağlayarak kas tonusunu ve vücut duruşunu düzenler.
► Görme ve işitme reflekslerini düzenler.
► Cismin görüntüsü tam belirmeden, başın görüntü yönüne doğru çevrilmesi orta beyinden düzenlenir.
► Yandan yaklaşan bir cismin görüntüsü henüz beyindeki görme merkezinde oluşmadan farkedilir ve baş o yöne çevrilir.
► Beklenmedik bir anda yüksek bir ses şiddetine karşı irkilme refleksini düzenler.
► Işık miktarına bağlı olarak göz bebeklerinin büyüme ve küçülmesini kontrol eder.
► Bir nesneyle ilgili bütün duyular burada bütünleştirilerek nesneyle ilişkilendirilir ve ön beyne aktarılır. Duyma olayında etkili olan tüm aksonlar burada sonlanır veya buradan geçer.
► Dopamin salgılayan nöronlara sahiptir. Buradaki nöronların hasar görmesi parkinson hastalığına neden olur.
Arka Beyin
► Beyincik, omurilik soğanı ve pons olarak üç farklı kısımdan oluşur.
Beyincik (Hayat Ağacı)
Pons (Varoli Köprüsü)
Omurilik Soğanı (Hayat Düğümü)
Kendini GeliştirBeyin ölümü; ön beyin, beyincik ve beyin sapının işlevlerini tamamen kaybetmesiyle hayati fonksiyonların geri dönülmez bir biçimde kaybedilmesidir. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin kalpleri geçici olarak atmaya devam eder. Kişiden nabız alınsa bile diğer hiçbir yaşamsal fonksiyon gerçekleşmez. Beyin ölümü gerçekleşen kişiler kendiliğinden soluk alıp veremezler. Bunun için hiçbir kesinti olmadan tıbbi yaşam destek ünitesine bağlanmaları gerekir. 1. Beyin ölümü gerçekleşen bireyin neden yaşam destek ünitesine bağlandığı: ► Beyin ölümü geri dönüşü olmayan bir süreçtir çünkü ön beyin, beyincik ve beyin sapı işlevlerini tamamen kaybeder. ► Bu durumda, kişi kendi başına nefes alamaz, dolayısıyla yaşamsal organlarına oksijen ve besin maddeleri ulaşamaz. Ancak, tıbbi yaşam destek ünitesi, yapay yollarla kişinin solunumunu sağlar ve kalbin geçici olarak atmaya devam etmesine olanak tanır. ► Bu, organların kısa bir süre daha canlı tutulmasını sağlar. ► Yaşam destek ünitesine bağlanmalarının bir sebebi de, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden organ nakli yapılabilmesi için organların işlevini korumaktır. ► Organ bağışına karar verilene kadar, bu destek organların kullanılabilirliğini sürdürebilir. 2. Koma ve bitkisel hayat terimlerinin beyin ölümüyle farkları: - Koma: Koma, kişinin bilinçsiz olduğu, çevresine tepki vermediği ve uyanık olmadığı derin bir bilinç kaybı durumudur. Ancak, beyin sapı ve bazı beyin işlevleri hâlâ çalışır. Koma durumu geri dönüşlü olabilir ve tedaviye yanıt verebilir. Kişi, belirli bir süre sonra uyanabilir ya da iyileşme gösterebilir. - Bitkisel Hayat (Vejetatif Durum): Bitkisel hayat, beyin sapının çalıştığı, kişi nefes alıp verebildiği ve bazı refleksleri gösterebildiği bir durumdur. Ancak bilinç kaybı devam eder ve kişi çevresindeki uyarıcılara bilinçli olarak tepki vermez. Bu durumda kişi, uyanık olabilir ancak bilinci yerinde değildir. Bazı durumlarda iyileşme olabilir, ancak bu genellikle çok sınırlıdır. - Beyin Ölümü: Beyin ölümü, beynin tamamının (ön beyin, beyincik ve beyin sapı) fonksiyonlarını geri dönülmez şekilde kaybettiği, yani beyin aktivitesinin tamamen sona erdiği bir durumdur. Beyin ölümünde kişi hiçbir bilinç, refleks ya da beyin işlevi gösteremez ve bu durum kesin olarak geri döndürülemez. Beyin ölümünden sonra kişi kendiliğinden soluk alamaz ve yaşam desteği olmadan kalp durur. Bu üç durum arasındaki en temel fark, beyin ölümünün tamamen geri dönüşümsüz olması, oysa koma ve bitkisel hayatın bazen sınırlı da olsa geri dönebilir olmasıdır. |
Omuriliğin Yapısı
Omuriliğin Görevleri
Sağlıklı her insanda görülen ve dıştan gelen bazı uyartılara karşı organizmanın oluşturduğu düşünülmeden yapılan ilk ve en kısa cevaba REFLEKS denir.
Kalıtsal Refleks: Doğuştan ve bütün insanlarda ortak olan reflekslerdir. Diz kapağı refleksi, bebeklerin annesini emmesi, göz kapağının ani ışıkta kapanması gibi.
Kazanılmış Refleksler: Sonradan, öğrenme ile kazanılan reflekslerdir. Yüzme, dans etme, araba kullanma gibi davranışlar beyin kabuğu denetiminde öğrenilir. Daha sonra omurilikten yönetilir.
İki Nöron İle Kontrol Edilen Refleksler
Bir refleks tepkisinin oluşumunda impulsların izlediği yola Refleks Yayı denir.
Somatik Sinir Sistemi
Otonom Sinir Sistemi
Vücut Sıcaklığının Düzenlenmesi
Vücut sıcaklığı normalin altına düştüğünde;
Vücut sıcaklığı normalin üzerine çıktığında;
Konu İle İlgili Sorular
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Hasanefendi - Ramazan Paşa Mah.1921 Sok.No:24/A Efeler-Aydın
destek@biyolojihikayesi.com
+90.555.608 59 45
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Rolpa Bilişim Pazarlama Yönetim Sistemleri