Konu Detayı Sayfası
Genetik Mühendisliği;
1. DNA üzerindeki nükleotitlerin dizilişlerini belirleme,
2. İstenilen özellikte bir genin izole edilerek çoğaltılması,
3. Genlerin bir canlıdan diğerine aktarılması gibi çalışmaları yapar.
4. Aktarılan genlerle yeni gen kombinasyonları oluşturulur. Böylece Rekombinant DNA elde edilir.
5. Rekombinant DNA taşıyan canlıya ise Transgenik (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) Canlı denir.
Genetik Mühendisliği; Günümüzde biyoteknolojinin temelini oluşturur. Canlıların kalıtsal özellikleri üzerinde değişiklikler yaparak bunlara yeni işlevler kazandırmaya yönelik çalışmalar yapan bir bilim dalıdır.
Biyoteknoloji
► Organizmaların ve bileşenlerinin faydalı ürünler elde etmek için kullanıldığı uygulamaların tümüdür.
► Bu nedenle biyoteknoloji her türlü mühendislik bilgisini biyolojiye uyarlamaya çalışır. Çeşitli mühendislik dallarında ve doğa bilimlerinden faydalanarak;
♦ DNA teknolojisi ile yeni bir canlı elde etmek,
♦ Mevcut canlının yapısında istenilen yönde değişiklik oluşturmak amacıyla yapılan çalışmaları kapsayan bir bilim dalıdır.
İstenilen özellikteki bir genin farklı bir canlıya aktarılması; genetik mühendisliğinin alanıdır. O canlıdan istenilen bir ürünün elde edilmesi ise Biyoteknolojinin alanıdır.
Biyoteknoloji; genetik, mikrobiyoloji, moleküler biyoloji, biyokimya, hücre ve doku kültürü gibi doğa bilimlerinden yararlanır.
► Yapay döllenme, melezleme, poliploidi biyoteknolojinin uygulama yöntemlerindendir.
► Yapay döllenme; üstün özelliklere sahip verimli bireylerden alınan spermlerin dondurularak iyi özellikteki yumurtalarla döllenmesidir.
► Melezleme; genetik yapısı farklı olan iki bireyin çaprazlanması sonucu melez yavrular elde edilir. Böylece çekinik genlerin bir araya gelme ihtimali azalır ve hastalıkların önüne geçilmiş olunur.
► Poliploidi; vücut (somatik) hücrelerinde ikiden fazla kromozom takımının bulunması durumudur. Canlılarda kromozom sayılarında oluşan bu tür değişmelere Ploidi denir. Poliploidi yöntemi ile normalden daha iri, daha sulu, daha tatlı ürünler elde edilir. Çiçekçilikte yetiştirilen kültür bitkileri genellikle bu yöntem ile üretilir.
► Biyoteknoıloji; genetik mühendisliği sayesinde daha verimli ve daha ucuz ürünleri üreterek yaşamımızı kolaylaştırır.
► Biyoteknoloji sayesinde şeker hastalığı, kanser, AIDS gibi hastalıklara ve büyüme yetersizliği gibi problemlere çareler aranmakta; ayrıca bu sayede hasar görmüş sinir hücreleri onarılmaya, bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak özel proteinler üretilmeye çalışılmaktadır.
► Üretilen özel mikroorganizmalarla günümüzün en önemli sorunlarından biri olan organik atıklara bağlı çevre kirliliği, kontrol altına alınmaya başlanmıştır.
Uğraş Alanları
► Genetik mühendisliği, kalıtsal materyal olan DNA’nın yapısında oluşturulabilecek değişiklikleri ve bunların nasıl yapılacağını açıklayan uygulamaları konu edinirken;
► Biyoteknoloji, genetik mühendisliğinin sağladığı bilgilerle canlılardan ekonomik değeri yüksek ürünler elde etmeyi amaçlar.
► Bu şekilde tarım ve hayvancılık, endüstri, tıp ve eczacılık gibi alanlarda önemli ürünler elde edilmiştir.
► Biyoteknolojinin en büyük hedeflerinden biri de insanların daha iyi şartlarda yaşayabilmesini sağlamaktır.
► Bu nedenle biyoteknoloji; organizmaları, onların ürünlerini biyolojik sistemlerde kullanarak insanlığa faydalı sonuçlar elde etmeye çalışır.
Biyoteknoloji ve genetik mühendisliği kavramları zaman zaman karıştırılır.
► Oysa bu iki kavram birbirinden farklıdır.
► Genetik mühendisliği, kalıtsal materyal olan DNA’nın yapısında oluşturulabilecek değişiklikleri ve bunların nasıl yapılacağını açıklayan uygulamaları konu edinir.
► Biyoteknoloji ise genetik mühendisliğinin sağladığı bilgilerle canlılardan ekonomik değeri yüksek ürünler elde etmeyi ve bunları pazarlamayı amaçlar.
♦ Örneğin bakterilerden elde edilen proteaz (proteinleri parçalayan enzim) ve lipaz (yağları parçalayan enzim) gibi enzimler geçmiş yıllarda deterjanlarda aktif madde olarak kullanılmaktaydı.
♦ Ancak bu deterjanlarla temizlenen çamaşırları giyen veya eşyaları kullanan insanların çoğunda alerjik sorunlar ortaya çıkmıştır.
♦ Sonraki yıllarda genetik mühendislerinin çalışmaları ile insanlardan bakterilere proteaz ve lipaz enzimlerini üretecek genler transfer edilmiş, antialerjik enzim üretimi gerçekleştirilmiştir.
♦ Elde edilen enzimler, çeşitli temizlik ürünlerine ilave edilerek insanların kullanımına sunulmuştur.
♦ Bu durum gösteriyor ki genetik mühendisliğinin pratikte uygulama şekli biyoteknoloji olarak ifade edilebilir.
► Önceleri birkaç basit araştırmayla başlayan biyoteknoloji, günümüzde önemli bir sektör hâline gelmiştir.
► Dünyadaki birçok ülke, biyoteknolojik araştırmalar ve buna bağlı olarak üretilen yeni ürünlerle biyoteknoloji pazarına hâkim olma konusunda birbirleri ile yarış içine girmiştir.
♦ Biyoteknoloji; genetik mühendisliğinin yöntemlerini araç olarak kullanır.
♦ İnsülin, kalsitonin ve büyüme hormonunu çok miktarda ve ucuza üretmek biyoteknolojinin amaçlarından biridir.
♦ Bunun için genetiği değiştirilmiş organizmalardan yararlanır.
♦ Genetiği değiştirilmiş organizma üretmek yani bir türden başka bir türe gen aktarımı yapmak, genetik mühendisliği çalışmalarıyla mümkün olmaktadır.
♦ Biyoteknoloji, genetik mühendisliği çalışmaları sonucu ivme kazanmış bu sayede insanlığa faydalı birçok ürün bol miktarda ve daha kolay üretilmeye başlanmıştır.
♦ Genetik mühendisliği çalışmaları ile elde edilen canlıların ve onlara ait ürünlerin ekonomik anlamda değerlendirilmesi biyoteknoloji sayesinde olmaktadır.
Biyoteknoloji,
1. Klasik Biyoteknoloji ve
2. Modern Biyoteknoloji olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Klasik (Geleneksel) Biyoteknolojik Çalışmalar
Günlük yaşamda pek çok ürün başka bir ürüne klasik biyoteknoloji yöntemleriyle dönüştürülerek kullanılmaktadır. Örneğin; Sütten yoğurt, peynir ve kefir yapımı; sirke üretimi; hamurun mayalanması gibi olaylar.
♦ Biyolojik sistemler yardımıyla ham maddelerin yeni ürünlere dönüştürüldüğü işlemlere klasik biyoteknoloji denir.
♦ İnsanlık, nüfus artışı ile daha iri ve kaliteli meyve, daha çok et, süt ve yumurta elde etmek için bitki ve hayvanları çeşitli kültürel yöntemlerle iyileştirmeye (ıslah etmeye) çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur.
♦ Günümüzde bakteri, maya, mantar gibi organizmaların genetik bilgilerinde değişiklikler yapılarak endüstrideki kullanım alanları genişletilmiştir.
Bu çalışmaların sonuçları kullanılarak;
1. Çeşitli enzimler
2. Tek hücre proteinleri
3. Deterjan
4. Antibiyotik
5. Alkol gibi maddelerin üretimi yapılmaktadır.
Çeşitli bakteri, maya, alg gibi tek hücreli canlılara laboratuvar ortamında karbonhidrat, aminoasit, protein gibi temel besin maddelerinin üretimelerini sağlatarak bunların kurutulması ile elde edilir. Tek hücre proteinler; hazır çorba ve yemeklerde, diyet ürünlerde kullanılmaktadır.
♦ Bu çalışmaların yanında klasik ıslah çalışmaları da hızla ilerlemiştir.
♦ Bu yöntemle daha iri ve kaliteli meyveler, daha çok et, süt ve yumurta elde etmek için bitki ve hayvanlar ıslah çalışmaları ile iyileştirilmeye çalışılmıştır.
Klasik ıslah çalışmaları dışında ayrıca modern ıslah yöntemleri de biyoteknolojik çalışmalar içinde önemli bir yer almıştır. Modern ıslah yöntemleri;
- Tür içi ve türler arası melezleme
- Yapay döllenme
- Poliploidi gibi ıslah yöntemleri biyoteknolojik çalışmalardır.
Islah çalışma yöntemlerinin en önemlileri şunlardır:
1. Tür İçi ve Türler Arası Melezleme
Melez, kavram olarak hibrit, karışık anlamına gelir.
♦ Genetik yapısı farklı olan iki canlının çaprazlanması ile daha dayanıklı yavru canlıların elde edilmesidir.
♦ Bu çaprazlanan canlılar aynı ya da farklı türden olabilir.
► Oluşan yavrular istenilen özellikleri taşıyan yavrulardır.
► Yakın akraba canlılar arasındaki melezlemeler çekinik özellikteki hastalıklı genlerin bir araya gelme ihtimalini arttırdığı için canlıya zarar verecek hastalıkların oluşmasına neden olabilir.
► Türler arası melezlemeye Tritikale bitkisi örnek verilebilir. Bu bitki biyotik ve abiyotik koşullara dayanıklı bir bitki olup daha verimlidir. Bu bitki çavdar ve buğdayın çaprazlanması ile elde edilir.
► Tür içi melezlemeye buğday bitkisi örnek verilebilir.
► Kısa boylu verimsiz buğday ile uzun boylu verimli buğdayın çaprazlanması sonucu kısa boylu, çevre koşullarına dayanıklı ve iyi ürün veren melez buğdaylar elde edilir.
2. Yapay Döllenme
► Yapay (suni) döllenme genellikle hayvan ıslahında kullanılır.
► Damızlık özelliklerine sahip, verimli erkek bireylerden alınan spermler dondurularak saklanır.
► Gerektiğinde yapay döllenme ile üstün özelliklere sahip yumurtaların döllenmesinde bu spermler kullanılır.
► Bu yöntem inek, koyun, keçi gibi memeli canlılarda; et ve süt verimi yüksek bireylerin oluşturulmasında tercih edilmektedir.
3. Poliploidi
► Bazı canlıların somatik (vücut) hücrelerinde iki kromozom takımından daha fazla sayıda kromozom takımına sahip olması durumuna poliploidi denir.
► Poliploidi daha çok bitkilerde görülür.
► Poliploid canlılar, genellikle normalden daha büyük olmaları ile göze çarpar.
► Poliploidi, yaygın olarak kültür bitkilerinde uygulanan biyoteknolojik bir yöntemdir.
► Bu sayede daha gösterişli çiçeklere sahip, iri meyveli ve bol ürün veren bitkiler elde edilebilmiştir.
► Çekirdeksiz karpuz, çilek, muz, şeker kamışı, poliploid bitkilere örnek verilebilir.
► Poliploid bitkilerin ticari değerleri yüksek olduğu için bu yöntemle bitki üretimi oldukça önemlidir.
2. Modern Biyoteknolojik Çalışmalar
► Geleneksel ıslah çalışmalarının günümüzde yetersiz kalması modern ıslah çalışmalarını doğurmuştur.
► Genetik mühendisliği çalışmalarının hızla ilerlemesi gelişmiş ve modern tekniklerin biyolojik sistemlere uygulanmasını da geliştirmiştir.
A. Gen Teknolojileri
1. Gen Klonlama
2. Rekombinant DNA Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)
3. Gen Terapisi
B. DNA Parmak İzi Yöntemi
C. Kök Hücre Yöntemi
D. Model Organizmalar, Model Organizmaların Genetik ve Biyoteknolojik Araştırmalarda Kullanılması
E. İnsan Genom Projesi
Bir canlı türüne başka bir canlı türünden gen aktarılması veya var olan genetik yapıya müdahale edilmesi ile yeni genetik özelliklerin kazandırılmasını sağlayan biyoteknolojik yöntemlere gen teknolojisi denir.
Gen teknolojisi çalışmaları yapılırken genellikle model organizmalar kullanılır.
1. Gen Klonlama
► Bir genin kopyasını oluşturmak için kullanılan yöntem ve tekniklerin tamamıdır.
► Bir hücreden çoğaltılan ve genetik yapısı tamamen aynı olan hücrelere klon adı verilir.
► Gen klonlaması için Escherichia coli (Eşherşiya koli) gibi kolay yetiştirilebilen, hızlı çoğalabilen ve genetik yapısı basit olan model organizmalar kullanılır.
► E. coli bağırsakta yaşayan bir bakteri çeşididir. Yaşam döngüsünün çok kısa olması yönüyle tercih edilir.
► İnsülin ve büyüme hormonu, geçmiş yıllarda kadavralardan ve çeşitli memeli canlılardan çok az miktarda ve güçlükle elde edilmekteydi.
► Günümüzde ise bu hormonların sentezinden sorumlu genler, insan DNA’larından izole edilerek çeşitli bakterilere aktarılmaktadır.
► İnsülin ve büyüme hormonu daha kolay ve ucuza üretilebilmektedir.
► Klonlamada vektör olarak genellikle bakterinin sitoplazmasında bulunan ve plazmit adı verilen DNA parçaları kullanılır.
Gen Klonlama Uygulaması Nasıl Yapılmaktadır?
► Bu uygulamada öncelikli olarak geni klonlanmak istenen canlıya ait DNA ve vektör olarak kullanılacak bakteri DNA’sı (plazmit) özel yöntemlerle saf olarak izole edilir.
► İzole edilen DNA’daki istenilen gen ve bakteri plazmiti aynı restriksiyon enzimi ile kesilir.
► Kesilen gen ve plazmit, uygun koşullarda DNA ligaz enzimi ile birleştirilir.
► Bu işlem sonucunda elde edilen DNA, rekombinant DNA olarak isimlendirilir.
► Yeni özelliğe sahip plazmit tekrar bakteri hücresine aktarılır.
► Rekombinant bakteriler, uygun kültür ortamında çoğaltılır ve böylece istenen gen de klonlanmış olur.
Gen Klonlamasının Kullanım Alanları
► Rekombinant DNA teknolojisi, günümüzde çeşitli hastalıkların tedavisi için hormon, antibiyotik ve antikor üretme amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır.
► Özellikle rekombinant DNA teknolojisi kullanılarak bitkilerde ürün verimi ve kalitesi artırılabilmektedir.
► Bu yöntemle bitkilerin soğuğa, kuraklığa, virüslere ve yabani ot mücadelesinde kullanılan ilaçlara (herbisit) karşı dirençli olması sağlanabilmektedir.
► Ayrıca özellikle kültür bitkilerinde tek bir doku hücresinden olgun bitkiler oluşturulabilmektedir.
► Tarımda biyoteknolojik çalışmalar, bitkilerin besin değerini ve kalitesini artırmak için de kullanılmaktadır.
► Pirinç, buğday, soya fasulyesi ve yonca gibi bitkilere uygun genler aktarılarak besin değerlerinin yüksek olması sağlanmıştır.
► Rekombinant DNA teknolojisi ile insanlardan izole edilen büyüme hormonu geninin fare embriyolarına aktarımı sonucu normale göre daha iri fareler elde edilmiştir.
► Bu bilimsel çalışma, insan embriyolarına da bu tip genlerin aktarılabilmesinde önemli ip uçları oluşturduğu için önemlidir.
► Bir sığır ırkında fazla kas üretimine neden olan gen, izole edilerek farklı ırktaki sığırlara hatta koyunlara aktarılmış ve daha fazla et üreten transgenik canlılar elde edilmiştir.
► Aynı yöntemle süt verimi yüksek koyun, keçi, inek ve yumurta verimi yüksek kümes hayvanları üretilmiştir.
Bitkilerde Gen Aktarımı (Klonlama)
► Bitkilere gen aktarımı, ilk defa ateş böceğinden alınan lusiferaz enzimi geninin tütün bitkisine verilmesi ile gerçekleştirilmiştir.
► Lusiferaz, ateş böceğinin ışık saçmasını sağlayan özel bir enzimdir.
► Tütün bitkisi, gen aktarımından sonra ateş böceği gibi ışık saçmaya başlamıştır.
► Yonca bitkisine, aminoasit sentezine yardımcı bir gen aktarılarak bitkinin protein bakımından zenginleştirilmesi sağlanmıştır.
2. Rekombinant DNA Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)
► Günümüzde bilim insanları istenilen özelliklerdeki genleri; bitki, hayvan ve mikroorganizmalara özel yöntemlerle aktarabilmektedirler.
► Gen aktarımı ile yapısal özelliği değişmiş DNA’ya Rekombinant DNA denir. Rekombinant DNA'yı taşıyan organizmaya ise Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) denir.
► Rekombinant DNA teknolojisinin uygulandığı bazı alanlar şunlardır:
- Aşı, interferon, antibiyotik ve bazı hormonların üretilmesi.
- Tıpta bazı hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan enzimlerin elde edilmesi. Örneğin; kanın pıhtılaşmasındaki bozukluk, lösemi vb.
- Bir bitki türünden birden fazla meyve çeşidinin elde edilmesi
- Rekombinant mikroorganizmalar aracılığıyla çevre kirliliğinin hızla yokedilmesi
- Bitki ve hayvanlarda uygulanan ıslah çalışmalarıyla daha vitaminli meyve, daha fazla ürün (et, süt, yumurta vb) elde edilmesi gibi alanlarda kullanılır.
► Çoğunlukla farklı bir türden gen aktarımıyla belirli özellikleri değiştirilmiş canlılara genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) veya transgenik organizma adı verilir.
Örneğin; Pirinçte A vitaminin öncül maddesi olan beta karoten üretiminden sorumlu gen yoktur. Günümüzde gen teknolojisi ile normal olarak yetiştirilen beyaz pirince nergis bitkisinin beta karoten üretiminden sorumlu geni aktarılarak altın pirinç denilen transgenik bitki üretilmiştir. Altın pirincin tüketilmeye başlanması A vitamini eksikliğine bağlı hastalıkların önlenmesine katkı sağlayacaktır.
► Dünya nüfusu, her geçen yıl hızla artmakta bu durum besin kaynaklarının aynı hızla azalmasına neden olmaktadır.
► Bu anlamda çeşitli bakteri, maya, küf ve alg gibi tek hücreli canlılar bol miktarda üretilip bunların kurutulması ile tek hücre proteini üretilmiştir.
► Tek hücre proteinleri; hazır çorba ve yemeklerde, diyet ürünlerinde bol miktarda kullanılmaktadır.
3. Gen Terapisi
► Canlılarda bulunan işlev ve yapısı bozuk olan genlerin tespit edilmesi, değiştirilmesi ve onarılmasını sağlayan uygulamalara gen terapisi denir.
► Gen terapisi, erken embriyonik dönemde kusurlu genlerin tespit edilerek değiştirilmesine ve çeşitli hastalıklara neden olabileceği tahmin edilen genlerin onarılmasına olanak sağlamaktadır.
► Böylece kalıtsal hastalıkların ve istenmeyen genetik özelliklerin bir sonraki nesle aktarılması önlenmiş olacaktır.
► Günümüzde gen terapisi ile ilgili çalışmalar hızla devam etmektedir. İnsan genomu ile elde edilen bilgiler sayesinde kanser, kalp ve damar hastalıkları, hemofili ve şeker hastalığı gibi birçok rahatsızlığın tedavi edilebileceği öngörülmektedir.
Gen Terapisinin Uygulama Basamakları
- İnsana ait bir hücreden istenilen gen çıkarılır.
- Zararsız bir virüsün genomuna aktarılır. Böylece genetiği değiştirilmiş virüs elde edilir.
- İstenilen geni taşıyan virüs dmar yoluyla kişiye enjekte edilir.
- Virüsler istenmeyen geni taşıyan hücrelere (kanser gibi) girerek hücrenin DNA'sını etkisiz hale getirir.
- Yüzlerce virüs DNA'sı sağlıklı genler üretmi,ş olur.
► Tek yumurta ikizleri hariç her bireyin DNA dizilimi farklıdır.
► Bu özellik dikkate alınarak DNA Parmak İzi yöntemi geliştirilmiştir.
Bu yöntem ile;
- Kriminal olaylarda olay yerinde bulunan tırnak, tükürük, kıl, kan gibi canlı kalıntılarından elde edilen DNA Parmak İzi incelenerek suçlular tespit edilebilir.
- Kalıtsal hastalıkların teşhisinde, babalık testlerinde, genetik çeşitliliği belirlemede, göçmen sorunları, moleküler arkeoloji, bitki ve hayvan türlerinin korunması alanlarında kullanılmaktadır.
► İnsan DNA'sında yaklaşık 3 milyar nükleotit çifti bulunmaktadır. Bu küçük fark insanlar arasında farklılıklar oluşturur.
► İnsan genomunda anlamlı ve anlamsız baz dizileri bulunmaktadır.
► Anlamsız diziler; herhangi bir proteini kodlamayan, büyük çoğunluğu tekrar eden DNA dizilerinden oluşmaktadır.
► Bir canlıya ait hücredeki DNA baz diziliminde tekrar eden anlamsız baz dizilerinin jel üzerinde oluşturdukları bantlı yapılara DNA Parmak İzi denir.
► DNA Parmak İzinin çıkarılmasında PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) ve Elektroforez teknikleri kullanılır.
► DNA parmak izi elde etmek için DNA, uygun restriksiyon enzimi ile kesilir.
► Tekrar eden anlamsız baz dizileri PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) yöntemiyle çoğaltılır.
► Temel olarak PCR mekanizmasının amacı, yüksek sıcaklıkta yapısı bozulmayan bir DNA polimeraz kullanılarak DNA replikasyonunu ve çoğaltılmasını sağlamaktır.
► Elde edilen DNA’lar özel bir jele yüklenir.
► Elektroforez adı verilen bir yöntemle farklı uzunluktaki DNA parçaları birbirinden ayrılır.
► DNA parçaları jel üzerinde büyüklüklerine göre belirli uzaklıklarda bantlar oluşturur.
► Bu bantlı yapılar, bireylere özgüdür ve DNA parmak izi olarak adlandırılır.
► Kök hücreler; yenilenme gücü yüksek olan, vücut içinde ve uygun koşullar sağlanırsa laboratuvar ortamında sürekli bölünebilen ve birçok hücre tipine dönüşebilen farklılaşmamış hücrelerdir.
► Günümüzde kök hücre teknolojileri ile yapay doku ve organ üretimi üzerindeki çalışmalar hız kazanmıştır.
Kök Hücre Çeşitleri
1. Embriyonik Kök Hücreler
► Kendilerini yenileme ve diğer doku hücrelerine dönüşme yetenekleri çok yüksektir.
► Embriyonun blastula evresindeki farklılaşmamış hücrelerden elde edilir. Bu embriyonik kök hücreler, uygun kültür ortamında geliştirildiklerinde farklı hücre tiplerine dönüşebilirler.
► Tek başına bir canlıyı oluşturacak güce sahip olan kök hücrelerdir.
► Bu tip hücrelerin ilerleyen zamanlarda doku ve organ üretiminde kullanılabileceği öngörülmektedir.
► Bu yöntemle bir bireyden elde edilen kök hücrelerle başka bireylerdeki yıpranmış doku ve organların onarımı veya bazı hastalıkların tedavisi de sağlanabilmektedir.
► Embriyonik kök hücreler; kanser, omurilik zedelenmeleri, Alzheimer (Alzaymır) ve Parkinson gibi hastalıkların tedavileri için umut olarak görülmektedir.
2. Göbek kordonundan alınan kök hücreler,
► En kolay elde edilen kök hücre çeşididir.
► Elde edilen bu kök hücreler; özel yöntemlerle dondurularak saklanmakta, gerektiğinde hasar gören doku ve organların tedavisinde kullanılmaktadır.
3. Yetişkin birey kök hücreleri,
► Vücutta bir çok dokuda bulunurlar. Bulundukları dokunun hasar görmesi durumunda onarımını sağlarlar.
► Diğer doku hücrelerine dönüşüm gücü azdır.
► Kemik iliği, deri, ve yağ dokuda bol miktarda yetişkin birey kök hücreleri bulunmaktadır.
► Model oganizmalar genetik mühendisliği ve biyoteknolojik araştırmalarda kullanılır. Model organizmalar deney ve araştırmalarda kullanılmaya uygun özellikleri taşıyan canlılardır.
► Model organizmalar sayesinde bir canlıdan diğerine kolaylıkla gen aktarımı yapılmaktadır.
► Model organizmalar, insanlarda oluşan hastalıkların sebepleri ve bunların tedavileri için yapılacak deneylerin insanlar üzerinde gerçekleştirilemediği ve etik olmadığı durumlarda yaygın olarak kullanılır.
► Biyoteknoloji, genetik, moleküler biyoloji gibi biyolojinin pek çok dalında farklı özelliklere sahip model organizmalar kullanılmaktadır.
Genetik ve biyoteknolojik araştırmalarda model organizmaların kullanılmasının başlıca nedenleri şunlardır;
1. Kısa Yaşam Döngüsüne Sahip Olma
2. Deneysel Uygulamalar İçin Elverişli Olma
3. Laboratuvar Ortamında Yetiştirilebilme
4. Genom Büyüklükleri
5. Genom Haritalarının Çıkarılmış Olması
6. Ekonomik Özellik Taşımaları
1. Kısa Yaşam Döngüsüne Sahip Olma
Deneylerin daha kısa sürede sonuca ulaşması ve daha fazla yeni nesil üzerinde gözlem yapılabilmesi için model organizmalar genellikle kısa yaşam döngüsüne sahip canlılar arasından seçilir.
2. Deneysel Uygulamalar İçin Elverişli Olma
► Genomunda kolay değişiklik yapılan canlılar, özellikle moleküler biyoloji ve genetik alanlarındaki araştırmalar için çok uygundur.
► Drosophila melanogaster (Drosofila melanogaster) bir çeşit meyve sineği türüdür.
► Günümüzde en sık kullanılan model organizmalardan biridir.
3. Laboratuvar Ortamında Yetiştirilebilme
► Model organizmalar, sıklıkla laboratuvar ortamında kolayca bakımı yapılabilecek canlılar arasından seçilir.
► Bu seçimde canlının boyutu, beslenme biçimi, yaşadığı sıcaklık gibi faktörler göz önünde bulundurulur.
► Örneğin fare [Mus musculus (Mus muskulus)] araştırmalarda en sık kullanılan model organizmadır.
► Yetiştirilmesi ve bakımı kolaydır.
► Üreme hızı yüksek olduğu için özellikle ilaçların olası yan etkilerini nesiller boyu gözlemlemeye uygundur.
► Memeliler sınıfına ait bir canlı olduğu için ilaçların insanlar üzerindeki etkisi açısından da ipucu vermektedir.
4. Genom Büyüklükleri
5. Genom Haritalarının Çıkarılmış Olması
► Genom diziliminin tamamı bilinen canlılar, özellikle genetik alanındaki araştırmalar için çok uygun birer model organizmadır.
► Bir çeşit nematot olan yuvarlak solucan [Caenorhabditis elegans (Senorabdidis elegans)], genom dizilimi haritalanmış ilk çok hücreli canlı olması bakımından önemlidir.
6. Ekonomik Özellik Taşımaları
► Model organizma olarak seçilen canlının ucuz ve kolay bulunabilir olması, bakımının masraflı olmaması bilim insanları için tercih edilen bir durumdur.
► Örneğin ekmek mayası [Saccharomyces cerevisiae (Sakkaromises serevise)], kolay yetiştirilebilir olduğu için genetik ve mikrobiyoloji alanında sıklıkla kullanılmaktadır.
Bilim insanları model organizmaları seçerken aşağıdaki özellikleri dikkate alırlar.
Model Organizmalar;
► Kolay ulaşılabilir olmalı
► Gelişimi kolay incelenmeli ve takip edilebilmeli
► Embriyonik gelişimine kolay müdahale edilebilmeli
► Yapılacak deneylere uygun olmalı
► Yaşam döngüsü kısa olmalı
► Canlı genomu ile benzerliği fazla olmalı
► Laboratuvar ortamında kolay yetiştirilebilmeli
► Genom haritası çıkarılmış olmalı
► Bir canlının DNA'sının ve DNA'sında bulunan genlerin tamamına Genom denir.
► Bu projede DNA teknolojisi;
- İnsan genomunun tamamının haritalanması,
- Her bir kromozomun nükleotit diziliminin belirlenmesi amaçlanmıştır.
► Böylece;
- Genom bilgisinden yararlanılarak kişiye özel ilaç ve aşı üretilmesi,
- Genomun adli tıpta kimlik teşhisinde kullanılması,
- İnsan genomundaki farklılıkların hastalık teşhislerinde kullanılması mümkün olacaktır.
► Genom Projesi ile ilk yıllarda E.coli bakterilerinin, mayaların, meyve sineklerinin, çeşitli tek hücreli canlıların ve farelerin gen haritaları çıkarılmıştır.
► Bu canlılardan özellikle meyve sineğinin ve farenin genetik işleyişinin insanlarla büyük oranda benzerlik göstermesi, bu model organizmalar üzerindeki çalışmaları daha önemli hâle getirmiştir.
► Bu tip canlıların genomları üzerindeki çalışmalar, daha karmaşık yapılı insan genomunun haritalanması açısından umut verici olmuştur.
► 1990 yılında birçok ülkenin bilimsel ve finansal desteği ile insan genomunun tümünün haritalanması ve kromozomların nükleotit dizilerinin belirlenebilmesi için İnsan Genom Projesi adı verilen çalışma başlatılmıştır.
► Bu proje 2003 yılında tamamlanmıştır.
► Bazı bilim insanları bu projenin insanlığın aya ayak basmasından hatta tekerleğin icadından bile daha önemli olduğunu söylemişlerdir.
► Bu proje tam olarak hedefine ulaşırsa şeker, kanser ve kalp damar hastalıklarının tedavisi kolaylaşacak ve bu tip hastalıklar önceden teşhis edilip önlenebilecektir.
► Ayrıca bu proje ile kişiye özel ilaçlar üretilerek ilaçların olası yan etkileri azaltılmış ve ilaçla tedavide daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
► Genom Projesi sonuçları gen teknolojisini geliştirmiştir.
► Genetik mühendisleri, gen terapisi sayesinde istenmeyen özelliklere sahip genleri istenilen özellikteki genlerle değiştirerek genetik hastalıkları ve kusurları önlemeyi planlamaktadırlar.
► İnsan genomunda 3 milyardan fazla nükleotit, 25 - 30 bin civarında gen bulunduğu tahmin edilmektedir.
► İnsan Genom Projesi sayesinde bazı hastalıklara neden olan genlerin DNA dizilimleri çözümlenebilmiştir.
► Birçok kanser çeşidine bu sayede çözüm bulunabileceği öngörülmektedir.
► Bu proje sayesinde yakın bir zamanda organ nakillerinde yaşanan doku uyumuyla ilgili sorunların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
Organ Nakilleri ve Bu Konuda Yapılan Çalışmalar
► Günümüzde üzerinde en çok çalışılan konulardan biri, kök hücre teknolojileriyle yapay doku ve organ üretimidir.
► Doku ve organ naklinin hayat kurtardığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
► Ancak uygun doku ve organ temin edilmesi ciddi bir sorundur.
► Organ nakillerinde en önemli kaynak, organ bağışlayan sağlıklı bireyler ile beyin ölümü gerçekleşen insanlardır.
► Ülkemizde ve dünyada tüm çabalara rağmen doku ve organ bağışı, istenilen düzeye ulaşamamıştır.
► Yeterli organ bağışı yapılsa bile doku ve organ nakillerinde başarısızlığa neden olan bazı tıbbi sorunlar ile karşılaşılmaktadır.
► Bu tıbbi sorunların büyük çoğunluğu doku reddinden kaynaklanır.
► Doku reddini önlemek için doku nakli yapılan bireyler bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullanmak zorundadır.
► Bu tür ilaçlar da çeşitli enfeksiyonlara ve kansere yakalanma riskini büyük ölçüde artırmaktadır.
► Bilim insanları bu ve buna benzer durumlardan dolayı yapay doku ve organ üretme çalışmalarına hız vermişlerdir.
► Fizyolojik görevini tam olarak yerine getiremeyen hayati organların yerine mekanik malzemelerden tasarlanan, doku mühendisliği ile üretilen organlara yapay organ denilmektedir.
► Bu çalışmalar sonucunda 1997 yılında ilk kez yapay olarak insan derisi üretilmiştir.
► Bu teknoloji sayesinde yara ve yanıklar, kalıcı izler bırakmadan tedavi edilebilmektedir.
► Günümüzde kalp, pankreas, böbrek, karaciğer, deri ve kulak gibi organların yapay modellerinin üretimi için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir.
► Yapay organ üretiminde yapay organ nakli yapılacak bireylerden elde edilen kök hücreler kullanılarak doku reddi gibi sorunların ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
► Ancak kök hücrelerin laboratuvar koşullarında çoğaltılmasında yaşanan zorluklar ve yapay organların fizyolojik yönden doğal organların işlevlerini tam olarak yerine getirememesi yapay organ üretimindeki temel sorunlardır.
► Yapay doku ve organ üretimi sayesinde engelli bireylerin sorunları ortadan kalkacaktır.
► İlaçlara bağımlı yaşamak zorunda kalan, kimi zaman yıllarca uygun organ bulunması için bekleyen kişilerin hayatı büyük ölçüde değişecek ve yaşam kalitesi artacaktır.
Kısırlık Problemlerinin Çözümü
► Günümüzde kısırlık problem olmaktan çıkmak üzeredir.
► Geliştirilen çeşitli yöntemlerle ile yumurta ve spermin dış ortamda birleşmesi sağlanmış ve çiftlerin bebek sahibi olmaları kolaylaştırılmıştır.
► Normal yollarla gebe kalmayı engelleyen sperm sayısının azlığı, tüp bebek yöntemi ile sorun olmaktan çıkmıştır.
► Üzerinde çalışılan bir diğer yöntem de yapay rahim üretimidir.
► Yapay rahim üretilebilirse erken doğan bireylerin hayatta kalma şansı artacaktır.
► Çeşitli hayvanlarda uygulanan yapay rahim çalışmaları umut vericidir. Hamilelik sürecinde embriyo, geliştirilen yeni teknonolojik çalışmalarla anne karnında ameliyat edilerek sağlığına kavuşturulmaktadır.
Biyomedikal Malzemelerin Üretimi
► Biyomalzeme teknolojisi çok hızla gelişmekte ve her geçen gün organ fizyolojisini daha iyi taklit edebilir düzeye gelmektedir.
► Bu sebeple kısa vadede geliştirilecek yapay organların daha kullanışlı hâle geleceği açıkça görülmektedir.
► Böbrek yetmezliğinde kullanılan diyaliz makineleri, işitme güçlüğü çekenlerde kulanılan çeşitli cihazlar ve kalp pilleri yapay organ olmasa da organlar üretilinceye kadar tedavilerde kullanılmaya devam edilecektir.
Canlı Klonlama (Genetik Kopyalama)
Klonlama Nedir?
► Klonlama, bir canlının genetik ikizinin oluşturulması olarak tanımlanabilir.
► Hayvan klonlamasında klonlanacak canlının bir vücut hücresinin çekirdeği çıkartılır.
► Bu çekirdek, aynı tür dişi bireyin çekirdeği çıkarılmış yumurta hücresine özel tekniklerle aktarılır.
► Bu hücre, zigot görevi görür ve aynı tür farklı dişi bireyin uterusuna (döl yatağına) yerleştirilir.
► Gebelik tamamlandıktan sonra doğan yavru, hücre çekirdeği alınan hayvanın kopyası olur.
► Bu yöntemle kurbağa, semender gibi birçok canlı kopyalanmıştır.
► 1996’da İskoç Bilim insanı Dr. Ian Wilmut (İyan Vilmut) ve ekibi, ilk kez memeli bir hayvanı kopyalamışlardır.
► Bunun için dişi bir koyunun meme hücresinden çıkarılan çekirdek, başka bir koyunun çekirdeği çıkarılmış yumurta hücresine aktarılmıştır.
► Zigot özelliğine sahip bu hücrenin mitoz bölünmesi ile elde edilen embriyo; başka bir koyunun döl yatağına aktarılmış, gebelik süresinin sonunda Dolly (Doli) adı verilen kuzu dünyaya gelmiştir.
► Dolly, hücre çekirdeği alınan koyun ile genetik ikiz olmuştur.
► Bu olay bilim dünyasında çok ses getirmiştir.
► Bu yöntemle verimli hayvan ırklarının özellikleri korunarak çoğaltılabilecektir.
► Özellikle nesli tükenme tehlikesi altında olan hayvanlar kolaylıkla üretilebilecektir.
İlaç Üretimindeki Rolü
► 1980’li yıllarda biyoteknoloji sayesinde insan DNA’sındaki insülin üretimini sağlayan genin bakterilere aktarılmasıyla çok miktarda ve ucuza insülin hormonu üretilmiştir.
► Daha sonraki yıllarda başka hormonlar ve antibiyotikler de bu şekilde kolaylıkla elde edilmiştir.
► Bakterileri yok etmede kullanılan antibiyotikleri sentetik olarak üretmek hem zor hem de pahalıdır.
► Günümüzde birçok antibiyotik, DNA teknolojisi ile daha ucuza ve fazla miktarda üretilmektedir.
Aşıların Üretilmesindeki Rolü
► Günümüzde insan sağlığını tehdit eden ve salgınlara neden olan birçok bulaşıcı hastalık, virüs kökenlidir.
► Virüsleri bakterilerde olduğu gibi antibiyotikler ile yok etmek mümkün değildir.
► Virüslerin neden olduğu hastalıklar, güçlü bağışıklık sistemi ile yok edilebilir ve bunun için de aşılanmak en etkili yoldur.
► Bağışıklık sistemi hücreleri, virüsleri taşıdıkları protein kılıflarından ayırt ederek gerekli bağışıklığı oluşturmaktadır.
► Bunun için sağlıklı insanlara virüsü çevreleyen kılıftaki proteinler verilerek bunları virüs gibi algılamaları sağlanır.
► Gerekli bağışıklık oluşturulabilir.
► Bu amaçla bazı bakterilere, protein kılıf sentezinden sorumlu virüs DNA’ları aktarılarak bakterilerin virüslere ait proteinlerden bolca üretmesi sağlanmıştır.
► Elde edilen bu proteinlerden de çeşitli aşılar üretilmiştir.
► Türk bilim insanları ulusal ve uluslararası alanda yeni tip korona virüse(Covid-19) yönelik başarılı aşı çalışmaları yapmaktadırlar ve halen farklı aşı çalışmaları devam etmektedir.
İnterferon Üretimine Katkısı
► Parazit, bakteri, virüs ve tümörlere karşı vücudumuzda üretilen ve interferon denilen bağışıklık molekülleri, aynı yöntemle üretilebilmektedir.
► İnterferon üretiminde E. coli gibi bakterilerden, çeşitli transgenik canlılardan yararlanılmaktadır.
► İnterferonlar kanser tedavilerinde sıklıkla kullanılmaktadır.
► Son yıllarda biyoteknoloji alanında yapılan çalışmalar, özellikle DNA ve mRNA’daki nükleotit dizilerini belirleme tekniklerindeki gelişmeler, tıp alanında çalışan araştırmacılara genleri karşılaştırma olanağı vermiştir.
► Bu karşılaştırmalar, kişiye özgü kanser tedavilerinin uygulanmasını sağlamıştır.
► Rahim ağzı kanserinin önlenmesinde biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilen aşılar kullanılmaktadır.
► Modern biyoteknolojik çalışmalarla, tıbbi uygulamalarda bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere uygun özelliklere sahip çeşitli virüsler de üretilmiştir.
Genetik Danışmanlık Nedir?
Gen Danışmanlığının Kullanım Alanları
Biyogüvenlik ve Biyoetik
Biyogüvenlik
Biyoetik
Biyoetik Çalışmaların Tarihçesi
Konu İle İlgili Sorular
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Hasanefendi - Ramazan Paşa Mah.1921 Sok.No:24/A Efeler-Aydın
destek@biyolojihikayesi.com
+90.555.608 59 45
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Rolpa Bilişim Pazarlama Yönetim Sistemleri