A. Varyasyon, Adaptasyon, Mutasyon, Doğal Seçilim ve Yapay Seçilim
► Bir canlı türünde bireyler arasında karakter bakımından önemli ölçüde faklılıklar bulunmaktadır. Yani tür içinde aynı genleri paylaşan bireyler birbirlerinden farklıdır. Bir popülasyon içinde gözlenebilen karakteristik farklılıklara varyasyon denir.
► Varyasyonlar genetik ve genetik olmayan olarak iki grupta incelenir.
► Genetik olan varyasyonlar; üreme hücrelerindeki mutasyon, mayoz ve eşeyli üreme ile gerçekleşirken genetik olmayan varyasyonlar ise sıcaklık, ışık miktarı, beslenme, kimyasal maddeler ve mekanik etkiler gibi çevresel faktörlerle ortaya çıkan modifikasyonlardır.
► Çevresel şartlar devamlı değişim içindedir. Bu şartlar kendine uyumlu özelliklere sahip bireylerin yaşama ve üreme şanslarını artırırken uyum gösteremeyen bireylerin elenmesine neden olur. Bu nedenle gelecek nesiller, çevresel şartlara uyumlu özellikleri taşıyan bireylerden oluşur.
► Türler, nesilden nesile geometrik dizi şeklinde artma eğilimi gösterir.
► Canlılar yaşamak için gerekli besin, su, ışık ve diğer çevresel faktörler bakımından rekabet hâlinde olup bu rekabetle başarılı olan bireyler yaşarken diğerleri elenir.
► Canlılarda sayıca artma eğilimi olduğu hâlde, bir türdeki birey sayısı bu rekabetten dolayı hemen hemen sabit kalır.
► Her türün bireyleri arasında genetik farklılıklar gerçekleşebilir ve yeni kalıtsal varyasyonlar gözlenebilir. Sonuçta bazı kalıtsal varyasyonlara sahip bireylerin belirli bir çevrede yaşama şansı artarken diğer bireyler elenir.
► Çevre şartlarına uygun kalıtsal varyasyonlara sahip olan bireylerin yaşama şansı, diğer bireylere oranla daha fazla olacaktır.
► Bu durumun sonucu olarak çevreye uygun varyasyonlara sahip bireylerin sayısında artma, diğer bireylerin sayısında ise bir azalma beklenebilir.
► Aynı türün bireyleri arasındaki varyasyonlar, değişik çevrelerde, farklı şekillerde seçilime uğrar.

► Bu seçilim sonucunda zamanla nesiller arasındaki farklar daha belirgin hâle gelerek bir türden, yeni türler gelişir.
► Belirli kalıtsal özelliklere sahip olan bireylerin, değişen çevre koşullarında, bu özelliklerinden dolayı diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olmasına doğal seçilim denir.
► Doğal seçilim, çevreye uygun varyasyonlara sahip bireylerin yaşayıp diğerlerinin elenmesidir. Bu durum, canlıların çevreye uyum sağlamalarına yani adaptasyona neden olur.
► Adaptasyon, canlı türlerinin yaşama ve üreme şansını artıran kalıtsal özelliklerdir.
► Örneğin DDT, böcek ilacıdır. Ancak DDT’nin ilk kullanıldığı bölgede hemen hemen bütün sinekler, ilacın etkisiyle ölmüştür. Bununla beraber pek az sayıda birey, sahip olduğu varyasyonlardan dolayı DDT’den zarar görmemiştir. Bu bireyler DDT’li ortamlarda yaşama ve üreme şanslarını artırdıklarından o bölgede dayanıklı bireylerin sayısı sonraki yıllarda artmıştır. İlerleyen zamanlarda ise DDT’ye dayanıklı sinekler yaşamaya devam etmiştir.
► Dayanıklı varyasyona sahip sinekler, başlangıçta çok az sayıda olduğu hâlde DDT kullanılan bölgelerde sinek topluluklarının hemen hemen tümünü meydana getirmiştir. DDT’nin kullanılması, dayanıksız sinekler yerine dayanıklı sineklerin yaygın hâle gelmesini sağlayan seçici bir faktör olmuştur. Yani DDT, bir çevre faktörü olarak ortaya çıkmış, seçilime sebep olmuştur.
► Bir türün bireyleri arasındaki kalıtsal varyasyonlar üzerinde de biraz durmalıyız. Çünkü doğal seçilimin işlemesi için her şeyden önce aynı türe ait bireyler arasında farklı kalıtsal özellikler taşıyan bireylerin bulunması gerekir
► Bir canlının sahip olduğu bütün kalıtsal özelliklerin eşey hücreleri yoluyla nesilden nesile geçtiğini biliyoruz. Eşey hücrelerinin çekirdeklerindeki kalıtımı aktaran maddenin kimyasal yapısında radyasyon, X ışınları, UV ışınlar, kimyasal maddeler, virüsler gibi sebeplerle değişiklikler meydana gelebilir. Bu olaya mutasyon denir.

► Eşey hücrelerinin kalıtım materyalindeki mutasyonlar, yeni nesildeki bireyler arasında farklı özellikler oluşturabilir.
► Doğal seçilim, bu varyasyonları, farklı çevrelerde o çevrenin şartlarına göre değişik şekillerde seçerek değişime yön verir ve yeni türlerin gelişmesine yol açar.
► Canlılardaki değişimin, belirli bir türde, çok uzun zaman boyunca eklenen veya çıkarılan birçok küçük adaptasyon sonucu oluştuğu düşünülebilir.
► Sonunda bir grup birey, aynı türün diğer bireylerinden o derece farklı hâle gelir ki diğer bireylerle verimli döller oluşturamaz ve bu bireyler yeni bir tür olarak kabul edilir.
B. Bakterilerin Antibiyotiklere Karşı Direnç Geliştirmesi
► Direnç kelimesi, dayanma ve karşı koyma gücü anlamına gelmektedir.
► Antibiyotik direnci, antibiyotik denilen maddeye dayanabilmek ya da karşı koyabilmek ve antibiyotiklerden etkilenmemektir. Küf mantarları ve bazı canlılar tarafından üretilen antibiyotik denilen penisilin, streptomisin, teramisin gibi kimyasal maddeler, insanlarda hastalık yapan bakteri türlerinin yok edilmesi için kullanılmaktadır.
► Ancak bakteri türlerindeki kalıtsal varyasyonlar, antibiyotiklere karşı direncin oluşmasına neden olmaktadır.
► Antibiyotik direnci, bir bakterinin antibiyotiklerin etkilerine karşı durabilme yeteneğidir. Özellikle penisilinin keşfinden sonra bakteriler antibiyotiklere karşı hızla direnç geliştirmeye başlamıştır.
Peki, bu direnç nasıl oluşur? Yaşamın her alanında gördüğümüz bakteriler, antibiyotik direncini temelde 4 ana mekanizmayla oluşturur:
• Bakterinin hücre zarı; antibiyotikleri içeri almayan, geçirgenliği olmayan bir bariyer oluşturur.
• Bakteri, antibiyotiklerin bağlandığı reseptörleri değiştirir. Böylece bakteri üzerinde bağlanacak yer bulamayan antibiyotik, o bakteriye karşı işlevsiz kalır.
• Bakteri, antibiyotik ona zarar vermeden önce antibiyotiği işlevsiz kılacak enzimler üretir.
• Antibiyotik, bakteri tarafından özelleşmiş mekanizmalarıyla hücre dışına atılır.
► Antibiyotik direncine sahip bakteriler antibiyotik varlığında, dirençli olmayan bakterilere göre avantaj sağlar.
► Bunun sonucunda, belirli bir süre sonra ortamdaki bakterilerin çoğu o antibiyotiklere karşı doğal olarak seçilerek direnç sahibi olur.
► Ayrıca, bakteriler dirence neden olan genetik özelliklerini farklı bakteri türlerine de aktarabilir.
► Bu durum antibiyotik direncinin bakteriler arasında yaygınlaşmasına sebep olur.
► Bilim insanları dirençli bakterileri yok etmek için yeni moleküller üzerinde çalışsalar da elde edilen veriler, bakterilerdeki antibiyotik direncinin hızla arttığını ve dirençli bakterilerin yakın gelecekte çok büyük sorunlara neden olacağını göstermektedir.
► Öyle ki yakın gelecekte enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler tamamen etkisiz hâle gelebilir ve basit yara enfeksiyonları bile ölümle sonuçlanabilir. Bakterilerin hangi antibiyotik çeşidine direnç gösterdiklerini anlamak için yapılan testlere antibiyogram testi adı verilir.

► Bu test sayesinde uygun antibiyotik kullanılır. Antibiyotik direnci oluşumunu azaltmak için hekimlerin verdiği reçete bilgilerine göre ve belirtilen miktarlarda tüketmeliyiz. Ayrıca doktor bilgisi dışında antibiyotik tüketilmemelidir.
C. Herbisit ve Pestisitlerin İnsan ve Çevre Üzerine Etkileri
► Pestisit terimi; insektisit (böcek öldürücü), herbisit (yabani ot öldürücü), fungusit (mantar öldürücü), rodentisit (kemirgen öldürücü) vb. şeklinde sınıflandırılan kimyasal maddelerin tümünü kapsamaktadır.
► Pestisitlerin kullanımı çok eski tarihlere dayanmaktadır. MÖ 1500’lere ait bir papirüs üzerinde bit, pire ve eşek arılarına karşı insektisitlerin hazırlanışına dair kayıtlar bulunmuştur.
► 19. yy.da zararlılara karşı inorganik pestisitler kullanılmış, 1940’lardan sonra pestisit üretiminde organik kimyadan faydalanılmış, DDT, insektisit ve herbisitler keşfedilmiştir.
► Bugüne kadar 6000 kadar sentetik bileşik patent almasına karşın, bunlardan 600 kadarı ticari kullanım imkânı bulmuştur.
► Ülkemizde tarımı yapılan kültür bitkileri, sayıları 200’ü aşan hastalığın ve zararlının tehdidi altındadır. Bunlarla etkili şekilde mücadele edilmediği için toplam ürünün yaklaşık 1/3’ü kayba uğramaktadır. Bu kayıpların önlenmesi bakımından pestisitlerin daha uzun yıllar büyük bir kullanım potansiyeline sahip olacağı kuşkusuzdur.
► Pestisit kullanımında en yoğun kullanılan gruplar sırasıyla herbisitler, insektisitler ve fungusitlerdir.
► Bununla beraber, yoğun ve bilinçsiz pestisit kullanımının sonucunda gıdalarda, toprak, su ve havada kullanılan pestisitin kendisi ya da dönüşüm ürünleri kalabilmektedir.
► Pestisit kalıntılarının önemi, 1948 ve 1951 yıllarında insan vücudunda organik klorlu pestisit kalıntılarının bulunmasıyla anlaşılmıştır. Pestisitlerin bazıları zehirlilik açısından bir zarar oluşturmazken bazılarının kanserojen, sinir sistemini etkileyici hatta mutasyon oluşturucu etkileri saptanmıştır.
► Pestisit kalıntılarının en önemli kaynağı gıdalardır. Bu nedenle 1960 yılında FAO (Gıda Tarım Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) “Pestisit Kalıntıları Kodeks Komitesi”ni kurmuş ve bu komitenin çalışmaları sonucu konu ile ilgili tanımlamalar yapılmış, bilimsel araştırma verilerine dayanılarak gıdalarda bulunmasına izin verilen maksimum kalıntı değerleri saptanmıştır.
► Ülkemizde de tarımsal ürünlerde kullanılan pestisitlerin gıdalarda bulunması müsaade edilebilir maksimum miktarları, ürün ve ilaç bazında belirlenmiştir. Bu bilgilere Tarım ve Orman Bakanlığının genel ağ sayfasından kolaylıkla ulaşmak mümkündür.
Pestisitlere Karşı Dayanıklılık Oluşumu
► Mücadelede kullanılan pestisitlere karşı zararlıların dayanıklılık kazandıkları bilinmektedir.
► Dayanıklılığın pratikteki anlamı, hastalıkların ve zararlıların daha önce kendilerine karşı başarıyla uygulanan zehirli maddelerden artık etkilenmedikleridir.
► Tarımsal ürün zararlılarında meydana gelen çeşitli tipteki dayanıklılıklar sonucunda pestisitin etkinliğindeki azalmayı aşmak için daha yüksek dozlarda uygulama gerekmekte, bu da hem maliyetin artmasına ve ürün veriminde azalmalara yol açmakta hem de üründe ve çevrede kalıntı miktarını ve kirliliği artırmaktadır.
► Bu nedenle pestisit kullanımı engellenmeli, daha çok biyolojik mücadele yöntemi tercih edilmelidir.

► İnsanlar, tarih boyunca belirli özelliklere sahip hayvanların ve bitkilerin kendi aralarında döllendirilmesiyle istenen özellikteki yavruların doğma şansının artırılabileceğini biliyorlardı.
► Bir türe ait canlılarda insanlar tarafından istenilen bazı özelliklerin seçilmesi ve kontrollü olarak yetiştirilmesine yapay seçilim denir.
► Bilim insanları, konu üzerinde çok uzun yıllar çalışmış ve pek çok evcilleştirme işlemi gerçekleştirmişlerdir.
► Yapay seçilim, canlılarda istenilen özelliklerin insanlar tarafından seçilip üretilmesidir.
► Yapay seçilimin birçok uygulaması vardır. Örneğin günümüzdeki bütün evcil köpekler, Canis lupus familiaris (Kanis lupus familiaris) ve Canis lupus dingo (Kanis lupus dingo) denilen iki alt türe aittir. Bunların tümü, vahşi kurt olarak bildiğimiz Canis lupus türünün alt türleridir. Günümüzde görülen çok farklı köpek çeşitliliği, insanların seçimleri nedeniyle ortaya çıkmıştır.

► Yabani lahananın (Brassica oleracea-brassika olarasea) yapay seçilimi sonucu, insanlar bu lahananın farklı özelliklerini seçmiş ve brokoli, karnabahar, Brüksel lahanası, karalahana, kıvırcık lahana, yer lahanası gibi çeşitlerini elde etmiştir. İnsanlar tarafından yapay olarak seçilmiş ve yetiştirilmiş hayvan ve bitki türleri kültür olarak adlandırılır.

► Yediğimiz etler, genellikle en kaliteli ete sahip inek, koyun vb. hayvanların, sürekli kaliteli ete sahip olan diğer bireylerle çiftleştirilmesi sonucu elde edilmektedir.
► Dünyanın en ünlü atlarından olan İngiliz atları, Arap atlarının sürekli olarak en hızlı ve güçlülerinin yapay olarak seçilmesi sonucunda elde edilmiştir. Bu seçilim, günümüzde de yapay olarak sürdürülmektedir.
► Yapay seçilimin pek çok kullanım alanını görebiliyoruz. Örneğin yapay seçilim, bakteriler arasında da uygulanarak bazı ilaçlar üretilebilmektedir.
► Yapay seçilim, tür içi çeşitliliği azaltır. Bu nedenle de yapay seçilimin hastalıklara, salgınlara ve bazı zayıf özelliklere sebep olabilen olumsuz etkileri de görülebilir.
► Örneğin sürekli bol süt veya et vermesi yönünde seçilim yapılan bir canlının, doğada serbest bırakıldığında yaşamak için zorluklar çektiği görülür. Bu nedenle yapay seçilimin uygulandığı yerlerde, çok ciddi bir bakım ve takip gerekir.
Konuya Ait Çıkmış Sorular
Aynı türün bireyleri arasında görülen farklılıklar iki biçimde olabilir. Bunlardan modifikasyon, çevre koşullarının etkisiyle ortaya çıkar ve kalıtsal değildir. Varyasyon ise bireylerin kalıtsal yapısındaki farklılıklardan kaynaklanır.
Buna göre, modifikasyon ve varyasyonla ilgili,
1. Bütünüyle siyah renkli bir dişi kedinin bir seferde doğan üç yavrusundan birinin beyaz, birinin gri, birinin de siyah-beyaz benekli olması
2. Doğduklarında birbirinden ayrılarak farklı ortamlarda yetiştirilen tek yumurta ikizlerinin, boylarının farklı olması
3. Bir çuhaçiçeği türünün 30 oC tan düşük sıcaklıkta gelişmesi durumunda, çiçeklerinin kırmızı renkli; 30 oC tan yüksek sıcaklıkta gelişmesi durumunda ise beyaz renkli olması
4. Renklenmeleri (pigmentasyonu) normal olan ana-babadan, albino özellikte çocuğun olması
Örnekleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak gruplandırılmıştır?
(2002-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Modifikasyon → 3 Varyasyon → 1, 2, 4Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
I. Adaptasyon
II. Mutasyon
III. Kalıtsal varyasyon
Bir populasyondaki bireyler, yukarıdakilerden hangilerini “doğal seçilim”le kazanır?
(2006-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Farklı organizma türleri evrimsel süreçte benzer çevre koşullarının etkisiyle benzer uyumsal özellikler kazanırlar
Aşağıdakilerden hangisi bu duruma bir örnek değildir?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Balıkların ve yunusların mekik şeklinde gövdeye sahip olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Elektrik üretiminde kullanılan
I. Termik santral,
II. Güneş,
III. Rüzgâr
Enerji kaynaklarından hangileri asit yağmurlarının oluşmasına neden olur?
(MEBİ 02.12.2024 TYT Deneme Sınavı)
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir ekosistemde, 50 yıl öncesine göre şu durumlar gözleniyor:
- Bitkilerin yaklaşık 1 hafta erken çiçeklendiği
- Kuşların ortalama 9 gün erken kuluçkaya yattığı
- Kurbağaların yaklaşık 7 hafta erken çiftleştiği
Ekosistemde gerçekleşen bu durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. İklim değişikliğiDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Canlılarda görülen,
I. Çevresel faktörlerin, bazı genlerin işleyişini değiştirmesi
II. Kalıtsal materyalde, ani bazı değişikliklerin meydana gelmesi
III. Eşeyli çoğalma ile, genlerin yeni kombinasyonlarının oluşturulması
Olaylarından hangileri, modifikasyonu tam ve doğru olarak açıklar?
(2015-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdakilerin hangisinde, ortaya çıkmış olan fenotipik farklılık kalıtsaldır?
(2017-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Van kedisinin gözlerinin birbirinden farklı renkte olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Çocuklar bütün kalıtsal özelliklerini anne ve babalarından aldıkları halde, anne ve babadan oluşan kardeşlerin, kalıtsal materyalleri oldukça farklı olabilmektedir.
Bu durumun nedeni, aşağıda belirtilenlerden hangisidir?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Eşey hücrelerinin mayoz bölünme sonucunda meydana gelmesiDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir bilim insanı, insan genomunda meydana gelen mutasyonların oluşum hızı ve miktarını araştırmak için Y kromozomunu seçmiştir.
I. Cinsiyetin, Y kromozomunun varlığına veya yokluğuna bağlı olarak belirlenmesi
II. Y kromozomunun babadan erkek çocuğa geçmesi
III. Y kromozomunun X'e homolog olmayan parçasındaki genlerin birinci dölde fenotipte etkisini göstermesi
Y kromozomuna ait yukarıdaki özelliklerden hangileri, bu araştırma için Y kromozomunun seçilmesinde etkili olmuştur?
(2007-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Evrimleşme sürecinde, aşağıdakilerin hangisinin meydana gelmesinde doğal seçilimin katkısı yoktur?
(2007-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Canlı türlerinin değişik ortamlara uyumunun sağlanmasındaDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Farklı organizma türleri evrimsel süreçte benzer çevre koşullarının etkisiyle benzer uyumsal özellikler kazanırlar.
Aşağıdakilerden hangisi bu duruma bir örnek değildir?
(2002-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Balıkların ve yunusların mekik şeklinde gövdeye sahip olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Deney 1: Kirliliğin olmadığı, bu nedenle de açık renkli likenlerin ağaç gövdelerini kapladığı kırsal bir ekosistemdeki doğal kelebek popülasyonunun %95'inin beyaz renkli olduğu saptanıyor. Bu ortama kanat rengi siyah ve beyaz olan kelebeklerden eşit sayıda bırakıldığında kuşların yakaladığı kelebeklerin %86'sının siyah renkli, %14'ünün beyaz renkli olduğu görülüyor.
Deney 2: Endüstriyel kirlilik nedeniyle likenlerin gelişemediği ve ağaç gövdelerinin fabrika bacalarından çıkan isle koyulaştığı şehre yakın bir ekosistemde ise aynı türe ait kelebek popülasyonunun %85'inin siyah renkli olduğu saptanıyor. Bu ortama kanat rengi siyah ve beyaz olan kelebeklerden eşit sayıda bırakıldığında, kuşların yakaladığı kelebeklerin %80'inin beyaz renkli, %20'sinin siyah renkli olduğu görülüyor.
Bu deneylerle ilgili olarak,
I. Çevre koşullarındaki değişiklikler kanat renginden sorumlu gende mutasyona yol açmıştır.
II. Kirliliğin olmadığı ortamdaki kelebek popülasyonunun yaklaşık %5'inin siyah kanatlı olması türün kalıtsal özelliğidir.
III. Popülasyonlarda farklı kanat rengine sahip bireylerin oranının değişmesinin nedeni, doğal seçilimdir.
Yargılarından hangileri doğrudur?
(2012-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Canlılarda, tür içindeki kalıtsal varyasyonların (çeşitliliğin) ortaya çıkmasında, aşağıda verilen durumlardan hangisi etkili değildir?
(2000-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Doğal seleksiyonun olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir popülasyondaki bireyler,
I. Adaptasyon
II. Mutasyon
III. Kalıtsal varyasyon
Şeklindeki durumlardan hangilerini, "doğal seçilim" yoluyla kazanır?
(2018-YKS-Alan Yeterlilik Testleri (AYT))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
1950'li yıllarda bir bölgede, DDT gibi tarım ilaçlarının kullanılmaya başlamasından hemen sonra, tarım ürünlerinden yüksek verim alınmış ve ayrıca, bölgede yaygın olan sıtma hastalığı hemen hemen ortadan kalkmıştır. Ancak sonraki 20 yıl içinde bölgede tarım ilaçları giderek daha fazla kullanıldığı halde, tarım zararlıları ve sıtma hastalığı artmaya başlamıştır.
Kullanılan tarım ilaçları,
I. Tarım zararlılarının direnç kazanması
II. Yararlı böceklerin yok olması
III. Tatlısu balıkları ve kurbağaların azalması
Değişikliklerinden hangilerine neden olduğu için 20 yıl sonraki bu durum ortaya çıkmıştır?
(2020-YKS-Alan Yeterlilik Testleri (AYT))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdaki grafikler, yıllık yağış ortalamalarında farklılıklar saptanan bir ekosistemde, bir bitki popülasyonunun K, L, M, N, P ve R varyasyonlarının 1, 2 ve 3.yıllardaki dağılımını göstermektedir.

Buna göre, aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
(2006-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Popülasyonun devamlılığı, varyasyonların birey sayılarının aynı kalmasıyla sağlanmıştır.Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Evrimleşme sürecinde, aşağıdakilerin hangisinin meydana gelmesinde doğal seçilimin katkısı yoktur?
(2012-Lisans Yerleştirme Sınavı-2 (LYS2))
A. Canlı türlerinin değişik ortamlara uyumunun sağlanmasındaDoğru Cevap İçin Tıklayınız...

Yukarıdaki grafikte numaralanmış eğrilerden hangisi, besin kaynakları sınırlı olan bir gölde bulunan ve yoğunluğu giderek artan bir balık popülasyonunda besin bulmak için bir bireyin harcadığı enerji miktarındaki değişimi göstermektedir?
(2012-Lisans Yerleştirme Sınavı-2 (LYS2))
A. 1Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Yapay seçilimde, istenilen özellikleri taşıyan canlıların seçilerek çoğaltılması amaçlanır. Bu bağlamda, hem geleneksel ıslah hem de genetik mühendisi alanındaki çalışmalardan yararlanılabilir.
Aşağıdakilerden hangisi "yapay seçilim” uygulamalarına örnek değildir?
(2019-YKS-Alan Yeterlilik Testleri (AYT))
A. Herbisitlere dirençli kültür bitkilerinin üretilmesiDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir canlı organızmayı transgenik olarak tanımlayabilmek için bu organizmanın aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması gerekir?
(2018-YKS-Alan Yeterlilik Testleri (AYT))
A. Yapay yöntemlerle mutasyona uğratılmış olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Konu İle İlgili Sorular
Bazı küçük kuşlar, iri gözlü hayvanları gördüklerinde kaçar. Bu durum kendilerini avlayan baykuş ve doğanların iri gözlü olmasından kaynaklanır. Bu kuşların besin olarak kullandıkları birçok kelebek ve güvelerin kanatlarında da göz şeklinde benekler bulunur.
Güve ve kelebek kanatlarında bu şekilde bir göz yapısının bulunması;
I. Doğal seçilimden korunma
II. Üremelerini hızlandırma
III. Birbirlerini tanıma
Durumlarından hangilerini sağlayabilir?
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: A
Açıklaması:
📘 Konu Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, adaptasyon ve doğal seçilim kavramlarını içeren bir yorum ve çıkarım sorusudur. Doğada bazı canlılar, düşmanlarından korunmak için kamuflaj, taklit veya korkutucu şekiller geliştirirler. → Buna korunma adaptasyonu denir. Güve ve kelebeklerin kanatlarındaki göz benzeri yapılar, onları avlayan kuşları korkutmak ya da şaşırtmak için evrimleşmiştir. Bu özellik sayesinde hayatta kalma şansı artar → doğal seçilimde avantaj sağlar.
🔍 Öncül Analizi:
I. Doğal seçilimden korunma ✅ Doğru → Bu göz benekleri, avcıları kandırmak ya da korkutmak için evrimleşmiştir. → Bu sayede av olma ihtimalleri azalır → yaşama şansı artar → doğal seçilim avantajı sağlar.
II. Üremelerini hızlandırma ❌ İlgisizdir → Göz beneklerinin üreme ile doğrudan bir ilişkisi yoktur. → Bu yapı eşeysel seçilim unsuru değildir.
III. Birbirlerini tanıma ❌ İlgisizdir → Göz benekleri tür içi tanımayı sağlamaz. → Avcılardan korunma için evrimleşmiştir, iletişimsel bir işlevi yoktur.
Farklı canlılara ait olan aşağıdaki özelliklerden hangisi modifikasyona örnek olarak gösterilemez?
A. Spor yapan bir bireyin kaslarının gelişmesiDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: C
Açıklaması:
📘 Konu Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, modifikasyon (kalıtsal olmayan değişiklikler) konusunu ölçen bir bilgi ve kavram ayırt etme sorusudur. Modifikasyon, çevre koşullarının etkisiyle canlıların dış görünüşlerinde (fenotiplerinde) ortaya çıkan kalıtsal olmayan değişikliklerdir. Modifikasyonlar gen yapısını değiştirmez, bu yüzden döl yolu ile aktarılamazlar. Genellikle spor, beslenme, ışık, sıcaklık gibi çevresel faktörlerle ilişkilidir. Refleksif ya da genetik programlı davranışlar modifikasyon sayılmaz.
🔍 Şık Analizi:
A) ✅ Modifikasyondur. → Spor, çevresel bir faktördür. → Kas gelişimi genetik değil çevresel etkidir. → Kalıtsal değildir.
B) ✅ Modifikasyondur. → Dış baskı ile gelişim şekillendirilmiş. → Genetik değil, fiziksel çevresel müdahale.
C) ❌ Modifikasyon değildir. → Bu geçici bir adaptif davranıştır, refleks gibidir. → Genetik olarak kontrol edilen anlık pigment değişimidir. → Kalıcı bir fenotip değişimi değildir. ✔️ Bu yüzden modifikasyon sayılmaz.
D) ✅ Modifikasyondur. → Çevresel ve fiziksel müdahale ile oluşmuş. → Genetik yapıyı değiştirmez.
E) ✅ Modifikasyondur. → Sporla gelişen fiziksel yapı → çevresel etki → Kalıtsal değil.
Aşağıdakilerden hangisinin varlığı, yapay seçilim (ıslah) çalışmalarının temel koşuludur?
A. Popülasyon içindeki kalıtsal çeşitlilikDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: A
Açıklaması:
📘 Soru Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, yapay seçilim (ıslah) uygulamalarının temelini sorgulayan bir genetik ve evrim sorusudur.
Yapay seçilim, insanların istediği özelliklere sahip bireyleri seçip bunları eşleştirerek yeni bireyler üretmesidir. Tarımda verimli tohumlar, hayvancılıkta süt verimi yüksek inekler gibi örnekler buna girer. Bu yöntemin işleyebilmesi için, başlangıçta popülasyonda çeşitli kalıtsal özelliklerin bulunması gerekir.
🔍 Şık Analizi:
A) ✅ Doğru → Yapay seçilimde insanlar, istenilen kalıtsal özelliğe sahip bireyleri seçer. → Eğer kalıtsal çeşitlilik (varyasyon) yoksa, seçilecek farklı özellikler de olmaz. ✔️ Bu yüzden temel koşuldur.
B) ❌ Yanlış → Bunlar çevresel faktörlerle oluşan, modifikasyonlardır. → Kalıtsal olmadıkları için yavrulara geçmezler, ıslah çalışmasına katkı sağlamazlar.
C) ❌ Yanlış → Bu durum ıslahı kolaylaştırabilir ama zorunlu bir koşul değildir. → Seçilim kalıtsal özelliklere göre yapılır.
D) ❌ Yanlış → Eşeysiz üreme çeşitliliği azaltır, yapay seçilim için elverişsizdir.
E) ❌ Yanlış → Yapay seçilim, insan eliyle yapılan seçilimdir, doğal seçilimden farklıdır.
Canlılarda görülen;
I. Crossing over
II. Çeşitli modifikasyonlar
III. Döllenme
IV. Gen mutasyonları
Olaylarından hangileri, kromozomların yapısında değişikliğe neden olur?
A. I ve IIIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: C
Açıklaması:
📘 Konu Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, kromozom yapısında değişikliğe neden olan olayları sorgulayan bir bilgi ve kavram analizi sorusudur. Kromozom yapısı; üzerindeki gen dizilişi, nükleotid dizisi, segment uzunluğu gibi özellikleri kapsar. Bu yapının değişmesine neden olan olaylar:
Crossing over (parça değişimi) → homolog kromozomlar arasında fiziksel parça değişimi olur → kromozom yapısı değişir.
Gen mutasyonları → DNA’daki bir bazın değişmesi, silinmesi ya da eklenmesi → kromozom yapısı etkilenebilir.
Modifikasyonlar → sadece fenotipi etkiler, DNA yapısını değiştirmez.
Döllenme → kromozom sayısını etkiler ama yapısını doğrudan değiştirmez.
🔍 Şık Analizi:
I. Crossing over ✅ → Homolog kromozomların kardeş olmayan kromatitleri arasında parça değişimi gerçekleşir. → Bu olay kromozomun yapısını doğrudan değiştirir.
II. Çeşitli modifikasyonlar ❌ → DNA yapısında değişiklik olmaz. → Çevresel faktörlerin fenotipe etkisidir. → Kalıtsal değildir.
III. Döllenme ❌ → Sadece kromozom sayısında birleşme olur (n + n = 2n). → Yapısal bir değişiklik yaratmaz.
IV. Gen mutasyonları ✅ → Nükleotid düzeyinde değişim meydana gelir. → Nokta mutasyonu, delesyon, duplikasyon gibi mutasyonlar → kromozom yapısını etkiler.
Elektrik üretiminde kullanılan
I. Termik santral,
II. Güneş,
III. Rüzgâr
Enerji kaynaklarından hangileri asit yağmurlarının oluşmasına neden olur?
(MEBİ 02.12.2024 TYT Deneme Sınavı)
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: A
Açıklaması:
📘 Soru Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, çeşitli enerji kaynaklarının çevre üzerindeki etkilerini, özellikle asit yağmurları oluşumuna katkılarını değerlendirmeye yönelik bir çevre bilgisi sorusudur.
Asit yağmurları, fosil yakıtların yanmasıyla atmosfere yayılan kükürt dioksit (SO₂) ve azot oksitlerin (NOx) su buharıyla birleşip sülfürik asit (H₂SO₄) ve nitrik asit (HNO₃) gibi bileşikler oluşturması sonucu ortaya çıkar. Bu durum genellikle kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanıldığı yerlerde görülür.
🔍 Öncül Analizi:
I. ✅ Asit yağmuruna neden olur → Termik santrallerde genellikle kömür veya petrol gibi fosil yakıtlar yakılır. → Bu yanma sonucu havaya SO₂ ve NOx gazları salınır. ✔️ Bu gazlar asit yağmurlarına sebep olur.
II. ❌ Asit yağmuruna neden olmaz → Güneş panelleri ile enerji üretilirken yakıt yakılmaz, dolayısıyla kirletici gaz çıkışı yoktur. ✔️ Çevre dostudur.
III. ❌ Asit yağmuruna neden olmaz → Rüzgâr türbinleri elektrik üretirken herhangi bir kimyasal yakma işlemi gerçekleşmez. ✔️ Bu da çevre dostudur.
Himalaya tavşanlarının doğal kürk rengi ayaklarda, kulaklarda ve kuyrukta siyah; diğer kısımlarda ise beyazdır. Eğer vücudun beyaz kürk taşıyan sırt kısımlarındaki tüyler tıraş edilip bu bölüme buz yastığı konulursa çıkan tüylerin beyaz değil siyah olduğu görülür.

Bu durumla ilgili olarak,
I. Sıcaklık etkisiyle meydana gelen bir modifikasyondur.
II. Çevre şartlarının canlı fenotipinde etkili olduğunu gösterir.
III. Sırtında siyah bölge oluşturulan tavşanın üremesiyle oluşan yavrular, sırt kısmı siyah olarak doğar.
Açıklamalarından hangileri doğrudur?
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: D
Açıklaması:
📘 Konu Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, modifikasyon (çevre etkisiyle ortaya çıkan kalıtsal olmayan değişim) kavramını ölçen, oldukça klasik ve bilgilendirici bir fenotip-çevre ilişkisi sorusudur. Himalaya tavşanlarında pigment üreten enzim, yalnızca düşük sıcaklıklarda aktiftir. Normalde vücut sıcak olan yerlerde bu enzim çalışmaz → beyaz tüy çıkar. Soğuk olan bölgelerde enzim aktifleşir → siyah pigment üretilir. Bu olay çevrenin fenotip üzerindeki etkisine, yani modifikasyona örnektir. Ancak DNA dizisinde bir değişiklik olmadığından, bu değişiklik kalıtsal değildir.
🔍 Öncül Analizi:
I. ✅ Doğru → Sıcaklık değişikliği fenotipi değiştirmiştir. → Genetik yapı değişmemiştir → modifikasyon örneğidir.
II. ✅ Doğru → Aynı genetik yapıya sahip olan vücut kısmı, çevresel etkiyle (soğuk) farklı tüy çıkartıyor. → Bu, fenotipin çevreye bağlı olarak değişebileceğini kanıtlar.
III. ❌ Yanlış → Bu değişim kalıtsal değildir, çünkü DNA dizisi değişmemiştir. → Yavrular yine normal Himalaya tavşanı gibi doğar. Modifikasyonlar yavrulara aktarılmaz.
Bir bitkinin aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması, kurak bir ortamda yaşaması ile ilgili değildir?
A. Yaprakların geniş olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: A
İlkel dünya şartlarında, okyanuslarda ve denizlerde organik moleküllerin oluştuğu kabul edilir. Reaksiyonlar sonucu meydana gelen ilk organik moleküllerin proteinler olduğu ileri sürülmektedir. protein moleküllerinin bazıları zamanla enzim özelliği kazanmış ve diğer moleküllerin oluşmalarını hızlandırmıştır. Bu ortamda oluşan nükleik asitler, proteinlerle birleşerek nükleoproteinleri meydana getirmiştir. Nükleoproteinler de ilk önce koaservat denilen ön hücreye sonra da kendi kopyalarını yapabilen basit canlılara dönüşmüştür.
Bu verilere göre canlıların oluşumunda aşağıdaki olaylardan hangisi ilk önce gerçekleşmiştir?
A. Canlılardaki kalıtsal çeşitliliğin artmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: B
Açıklaması:
📘 Konu Hakkında Kısa Bilgi: Bu soru, canlılığın kökeni ile ilgili temel bir biyogenez (canlıların oluşumu) ve evrimsel süreç sorusudur. İlkel Dünya'da organik moleküller (aminoasit, nükleotid); yıldırım, ısı ve UV ışınlarının etkisiyle oluşmuştur. Bu moleküller bir araya gelerek proteinleri ve nükleik asitleri meydana getirmiştir. Bu moleküller daha sonra birleşerek nükleoproteinleri, ardından koaservatları (ön hücreler) ve nihayet ilkel canlı hücreleri oluşturmuştur. Canlılığın başlaması, bu ilk hücrelerin oluştuğu an kabul edilir.
🔍 Şık Analizi:
A) ❌ Yanlış → Kalıtsal çeşitlilik, canlı hücre oluştuktan sonra çoğalma ve mutasyonla gelişir. → Bu sonraki bir aşamadır.
B) ✅ Doğru → Soruda anlatılan zincirin ilk canlılık aşamasını tanımlar. → Nükleoprotein → Koaservat → Basit hücre ✔️ Bu olay, canlılığın başladığı ilk adımdır.
C) ❌ Yanlış → Çok hücreli yaşam yaygınlaştıktan sonra türler arasında rekabet başlar. → Doğal seçilim, canlılar oluştuktan sonra işler.
D) ❌ Yanlış → Adaptasyon → gelişmiş canlılar arasında zamanla görülür. → İlk hücre oluşmadan böyle bir şey söz konusu olamaz.
E) ❌ Yanlış → Bu çok daha sonraki evrimsel bir adımdır (evrimsel basamaklarda ileri seviye). → Soruda daha canlılığın başlangıcı sorgulanıyor.
Mısır, 7000 yıl önce New Mexico'da yerliler tarafından bulunmuştur. Boyu 10-15 cm uzunluğundadır. Yerliler ürettikleri mısırların içinden uzun boyluların tohumlarını alarak ekmişler ve uzun boylu mısırların çoğalmasını sağlamışlardır.
Bu işlem aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?
A. Kalıtsal varyasyonDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: B
Bir ekosistemde, 50 yıl öncesine göre şu durumlar gözleniyor:
- Bitkilerin yaklaşık 1 hafta erken çiçeklendiği
- Kuşların ortalama 9 gün erken kuluçkaya yattığı
- Kurbağaların yaklaşık 7 hafta erken çiftleştiği
Ekosistemde gerçekleşen bu durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. İklim değişikliğiDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Doğru Cevap: A
Açıklaması:
Bu soruda, bir ekosistemdeki çeşitli canlıların üreme ve gelişme dönemlerinde meydana gelen zamansal değişikliklerin temel nedeni sorgulanmaktadır. Belirtilen değişiklikler, canlıların yaşam döngülerinde belirgin bir şekilde daha erken gerçekleşen olayları ifade etmektedir.
🌿 Soru Tipi: Kavramsal Bilgi Sorusu Bu soru, canlıların çevresel faktörlere nasıl tepki verdiğini ve bu tepkilerin ekosistem üzerindeki etkilerini anlamayı gerektirir. Özellikle, iklim değişikliğinin biyolojik olayların zamanlaması üzerindeki etkisini kavramak önemlidir.
🔍 Öncül Analizi:
Bitkilerin yaklaşık 1 hafta erken çiçeklenmesi: Bu durum, sıcaklık artışları ve mevsimsel değişikliklerle ilişkilidir.
Kuşların ortalama 9 gün erken kuluçkaya yatması: Kuşlar, çevresel sıcaklık ve besin availability gibi faktörlere bağlı olarak üreme zamanlarını ayarlayabilirler.
Kurbağaların yaklaşık 7 hafta erken çiftleşmesi: Amfibiler, su sıcaklığı ve nem gibi çevresel koşullara duyarlıdır ve bu koşullardaki değişiklikler üreme zamanlarını etkileyebilir.
Bu değişikliklerin ortak noktası, hepsinin çevresel koşullardaki değişikliklere, özellikle de sıcaklık artışlarına bağlı olarak daha erken gerçekleşmesidir.
✅ Doğru Cevap: A) İklim değişikliği İklim değişikliği, küresel sıcaklıkların artmasına ve mevsimlerin kaymasına neden olur. Bu da canlıların yaşam döngülerinde değişikliklere yol açar, örneğin bitkilerin daha erken çiçek açması, kuşların daha erken kuluçkaya yatması ve kurbağaların daha erken çiftleşmesi gibi.
📚 Ek Bilgi: İklim değişikliği, sadece bireysel türlerin yaşam döngülerini değil, aynı zamanda türler arası etkileşimleri de etkileyebilir. Örneğin, bir bitki türünün daha erken çiçek açması, o bitkiyle beslenen böceklerin henüz aktif olmadığı bir döneme denk gelebilir, bu da hem bitki hem de böcek popülasyonları üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir.
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Hasanefendi - Ramazan Paşa Mah.1921 Sok.No:24/A Efeler-Aydın
destek@biyolojihikayesi.com
+90.555.608 59 45
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Rolpa Bilişim Pazarlama Yönetim Sistemleri