Biyoçeşitlilik Konusuna Ait Sayfa

Konu Detayı Sayfası

Biyoçeşitlilik

Yaşam

Sınıflandırma

641

Biyoçeşitlilik

► Türkiye, biyoçeşitlilik yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Kendine özgü birçok bitki ve hayvan türü barındırmaktadır.

► Endemik türler yönünden oldukça zengin ülkedir. Bu endemik türler Türkiye’nin biyoçeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturur.

Türkiye’deki biyoçeşitliliğin bu kadar zengin olmasının nedenlerini arkadaşlarınızla tartışınız.

► Türkiye’deki biyoçeşitliliğin bu kadar zengin olmasının nedenleri, ülkenin coğrafi, iklimsel ve ekolojik çeşitliliği ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye, üç farklı biyocoğrafik bölge olan Akdeniz, Avrupa-Sibirya ve İran-Turan bölgelerinin kesiştiği bir konumda yer alır. Bu konum, bitki ve hayvan türlerinin çok farklı ekosistemlerde var olmasına olanak tanır. Örneğin, Akdeniz iklimi sıcak ve kurak yazlar, ılıman kışlar sunarken, Karadeniz bölgesi nemli ve yağışlıdır. İç Anadolu ise karasal bir iklime sahiptir. Bu çeşitlilik, her bölgede farklı flora ve fauna topluluklarının oluşmasını sağlamıştır.

► İklimsel faktörlerin yanı sıra, Türkiye’nin jeolojik yapısı da biyoçeşitliliği etkileyen önemli bir unsurdur. Türkiye’deki dağlık alanlar, vadi ve nehir sistemleri farklı yüksekliklerde yaşayan çok sayıda canlıya yaşam alanı sunar. Dağlar, farklı iklim kuşaklarının bir arada bulunmasına ve her yükseklikte farklı ekosistemlerin oluşmasına olanak tanır. Özellikle Doğu Anadolu’daki dağlık alanlar, endemik türlerin yoğun olarak görüldüğü bölgeler arasındadır.

► Türkiye’nin tarihi ve kültürel yapısı da biyoçeşitliliğin korunmasında ve zenginleşmesinde rol oynamıştır. Tarım ve hayvancılık gibi geleneksel uygulamalar, birçok ekosistemin korunmasına katkıda bulunmuş, bu da doğal yaşam alanlarının sürdürülebilirliğine destek olmuştur. Ancak, son yıllarda artan kentleşme ve çevre kirliliği gibi faktörler, bu zenginliği tehdit etmektedir. Bu yüzden, biyoçeşitliliği koruma adına daha fazla çalışma yapılması ve doğa koruma bilincinin yaygınlaştırılması büyük önem taşır.

► Sonuç olarak, Türkiye’nin biyoçeşitliliğinin bu denli zengin olmasının temelinde coğrafi konumu, iklimsel çeşitliliği ve tarihsel faktörler yatmaktadır. Bu unsurların her biri, Türkiye’yi hem bitki hem de hayvan çeşitliliği bakımından zengin bir ülke haline getirmiştir.

► Biyoçeşitlilik (biyolojik çeşitlilik): bir bölgedeki veya dünya genelindeki canlıların çeşitliliğini ifade eden önemli bir kavramdır.

► Bu çeşitlilik, genlerden ekosistemlere kadar her düzeyde kendini gösterir.

► Biyoçeşitlilik; genler, bireyler, türler, popülasyonlar, komünite ve ekosistemler gibi farklı organizasyon düzeylerindeki çeşitlilikleri kapsar.

Popülasyon: Popülasyon, belirli bir coğrafi alanda yaşayan ve aynı türe ait olan bireylerin oluşturduğu topluluktur. Popülasyon, aynı türe ait bireyler arasında genellikle üreme, beslenme, savunma gibi etkileşimler bulunur ve bu bireyler aynı ekosistem içinde bir arada yaşarlar. Bir popülasyonun büyüklüğü, yoğunluğu ve dağılımı gibi özellikler, çevresel koşullara ve bireyler arasındaki ilişkilerle değişebilir. Örneğin, bir ormandaki tüm çam ağaçları veya bir göldeki sazan balıkları, o türün popülasyonunu oluşturur.

Komünite: Komünite, belirli bir alanda bir arada yaşayan ve birbirleriyle etkileşimde bulunan farklı türlere ait popülasyonların oluşturduğu canlılar topluluğudur. Bir komünite, bitkiler, hayvanlar, mantarlar, bakteriler gibi birçok farklı organizma grubunu içerir. Komünitedeki türler, birbirleriyle beslenme, rekabet, mutualizm gibi çeşitli ilişkiler kurarak ekosistemin dengesini sağlarlar. Örneğin, bir ormandaki ağaçlar, otçul hayvanlar, yırtıcılar ve ayrıştırıcılar o ormanın komünitesini oluşturur. Komüniteler, tür çeşitliliği, türlerin bolluğu ve etkileşimler bakımından karmaşık yapılar olabilir.

Ekosistem: Ekosistem, belirli bir bölgede yaşayan canlılar (bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar) ile bu canlıların yaşadığı fiziksel çevre (toprak, su, hava) arasındaki karşılıklı etkileşimlerin bütünüdür. Bu etkileşimler, enerji akışı ve madde döngüsü ile ekosistemin işleyişini sağlar. Ekosistemdeki her canlı, beslenme, barınma ve üreme gibi temel ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda çevresiyle etkileşim içindedir ve bu süreç ekosistemin dengesini oluşturur. Ekosistemler, orman, deniz, göl, çöl gibi doğal alanlarda veya bir bahçe gibi insan yapımı alanlarda var olabilir.

Endemik Tür: Yalnızca belirli bir coğrafi bölgede doğal olarak bulunan ve o bölgeye özgü olan bitki veya hayvan türleridir. Bu türler, dünya üzerinde başka bir yerde doğal olarak bulunmazlar. Endemik türlerin varlığı, genellikle o bölgenin iklim, toprak yapısı, coğrafi izolasyon gibi özel koşullarına bağlıdır. Örneğin, yalnızca Türkiye'nin Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen ve başka bir yerde doğal olarak bulunmayan "Anadolu Sığla Ağacı" bir endemik türdür. Endemik türler, genellikle sınırlı bir yayılış alanına sahip oldukları için çevresel değişikliklere karşı daha hassas olabilirler ve korunmaları büyük önem taşır.

► Türkiye, biyoçeşitlilik ve endemik türler açısından önemli bir konuma sahiptir.

► Türkiye'nin zengin biyoçeşitliliği içinde bugüne kadar tanımlanmış yaklaşık 1.300 omurgalı hayvan türü bulunmaktadır.

► Bu canlılar içerisinde 9 memeli ve 19 sürüngen türü sadece Türkiye’de yaşamaktadır.

► Avrupa kıtasında yaklaşık 12.000 bitki türü mevcutken Türkiye, 3.500 kadarı endemik yaklaşık 10.000 tohumlu bitki türüne ve 12.000 civarında bitki çeşidine ev sahipliği yapmaktadır.

► Türkiye’nin zengin biyoçeşitliliği içinde henüz keşfedilmemiş canlı türleri de bulunmaktadır.

► Yerli türler başta olmak üzere tüm biyoçeşitliliğin doğal bir miras olduğu bilinciyle korunması her vatandaşın sorumluluğudur.

► Bu mirasın korunması sadece Türkiye’nin geleceği için değil aynı zamanda dünya çapındaki ekosistemlerin dengesi ve insanlığın refahı için hayati önem taşımaktadır.

► Türkiye’deki millî parklar zengin biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapar.

► Türkiye florasına katkıda bulunan pek çok bilim insanı bulunmaktadır. Örneğin; Prof. Dr. Asuman Baytop’un adına ithafen tanımlanan Baytop’un çöveni (Gypsophila baytopiorum-Gipsofila baytopirum), Anadolu teke dikeni (Lycium anatolicum-Likum anatolikum) Türkiye’nin endemik bitki çeşitliliğinin örneklerindendir.

► Ayrıca; Prof. Dr. Muhtar Başoğlu’nun keşfettiği Antalya semenderi (Lyciasalamandra antalyana-Liykasalamandıra antalyana) gibi amfibi türleri, Prof. Dr. Tevfik Karabağ tarafından tanımlanan Uludağ gökçesi (Anterastes uludaghensis-Anterestes uludağhens), Antalya yayın çekirgesi (Parapoecilimon antalyaensis-Paraposilimon antalyansis) gibi endemik böcek türleri ve Prof. Dr. Bahtiye Mursaloğlu’nun bulduğu Konya avurtlağı veya diğer adıyla Türk hamsteri (Mesocricetus brandti-Mezokriketus bıranti) gibi kemirgen türlerinin keşfi de Türkiye’nin fauna zenginliğini anlamamıza yardımcı olmuştur.

► Türkiye coğrafi olarak Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü konumundadır.

► Türkiye'deki toprakların büyük bir bölümünü oluşturan Anadolu yarımadası, üç farklı fitocoğrafik bölgenin kesişim noktasında yer alır.

► Bu nedenle Türkiye'de farklı iklim tipleri ve bitki örtüsü çeşitliliği görülür. Bu durum Türkiye’nin biyoçeşitliliğinin zenginliğine katkıda bulunmaktadır.

► Fiziki olarak çeşitli jeolojik yapıları ve yükselti farklılıklarını içeren Türkiye; denizler, göller, akarsular gibi sucul alanlar ile ormanlar, bozkırlar, dağlar gibi farklı karasal yaşam alanlarına sahiptir. Bu farklı yaşam alanları bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğine olanak tanır.

Fauna: Belirli bir coğrafi bölge veya ekosistemde yaşayan hayvan türlerinin tümünü ifade eder. Bir bölgenin faunası, o bölgedeki hayvan çeşitliliğini ve hayvan topluluklarını kapsar. Fauna terimi, bitkileri ifade eden "flora" terimi ile birlikte kullanıldığında, bir ekosistemin canlı bileşenlerinin tamamını tanımlamaya yardımcı olur. Örneğin, Türkiye faunası, Türkiye'de doğal olarak yaşayan memeliler, kuşlar, sürüngenler, böcekler ve diğer hayvan türlerini içerir. Faunanın çeşitliliği, bölgenin iklimi, coğrafyası ve ekolojik koşullarıyla doğrudan ilişkilidir.

Bitki Coğrafyası (fitocoğrafya): Bitkilerin yeryüzündeki dağılımını, bu dağılımın nedenlerini ve bitkilerle çevre arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Fitocoğrafya, bitki türlerinin belirli coğrafi bölgelerde nasıl yayıldığını, hangi ekolojik koşullarda geliştiğini ve çeşitli bölgelere özgü bitki topluluklarının oluşumunu araştırır. Bu bilim dalı, bitkilerin iklim, toprak, yükselti gibi çevresel faktörlerle olan ilişkilerini ele alarak, bitki örtüsünün çeşitliliği ve dağılımını anlamaya çalışır. Örneğin, Akdeniz, tropikal veya tundra gibi farklı coğrafi bölgelerin kendine özgü bitki örtüsü, fitocoğrafya çalışmalarıyla tanımlanır.

Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı

► Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin ulusal ölçekte izlenmesine yönelik ulusal bir izleme sisteminin geliştirilmesi süreci Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 2013’te başlatılmış ve yaklaşık 13.500 bitki ve hayvan türüne ilişkin envanter verisi toplanarak Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı’na girilmiştir.

► Türkiye'deki biyoçeşitliliğin dinamik olarak izlenebilmesine olanak veren bu projeyle Türkiye ve KKTC'deki farklı coğrafik bölgelerde keşfedilen canlı çeşitliliğine dair dinamik bir veri tabanı oluşturulmuştur.

► Türkiye’nin biyoçeşitliliğine dair bilgilerin bu veri tabanı aracılığıyla tablo, grafik ve harita bazında sorgulanabilmesine ve dinamik olarak takibinin yapılmasına imkân sağlanmıştır. Projeyle Türkiye biyoçeşitliliğinde meydana gelebilecek değişimlerin farkına varılması sağlanarak biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik önlemlerin hızlıca alınması amaçlanmıştır.

1.Tema 10. Etkinlik

Adı: Türkiye Biyoçeşitliliği

Amaç: Biyoçeşitliliği oluşturan unsurlarla ilgili bilimsel çıkarım yapabilme

Yönerge:

Aşağıdaki uygulama basamaklarını takip ederek etkinliği yapınız.

1. Öğretmen rehberliğinde küçük gruplar oluşturunuz.

2. Türkiye'nin ve KKTC'nin zengin ve eşsiz biyolojik çeşitliliğini konu alan sayfanın altındaki videoyu seyrediniz.

• İzlediğiniz animasyondaki canlılardan yola çıkarak biyolojik çeşitliliği oluşturan temel unsurların sürdürebilirlik açısından önemini yorumlayınız.

Değerlendirme

İzlediğiniz videoda yer alan Türkiye ve KKTC’nin biyolojik çeşitliliği, sürdürülebilirlik açısından büyük bir öneme sahiptir. Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar ve hem ekolojik hem de ekonomik faydalar sunar. Şimdi biyolojik çeşitliliği oluşturan temel unsurları sürdürülebilirlik açısından yorumlayalım:

Biyolojik Çeşitliliği Oluşturan Temel Unsurlar
1. Genetik Çeşitlilik: Aynı tür içinde bulunan bireyler arasındaki genetik farklılıklar, türlerin hastalıklara, iklim değişikliklerine ve çevresel tehditlere karşı direnç göstermelerini sağlar. Türkiye ve KKTC’de bulunan farklı türlerin genetik çeşitliliği, ekosistemlerin uyum sağlama ve varlıklarını sürdürme kapasitelerini artırır.

2. Tür Çeşitliliği: Türkiye ve KKTC, hem bitki hem de hayvan türleri açısından oldukça zengindir. Bu çeşitlilik, farklı ekosistemlerdeki türlerin birbirleriyle etkileşimini sağlar. Yüksek tür çeşitliliği, ekosistem hizmetlerinin (örneğin, tozlaşma, toprak oluşumu, su döngüsü) verimli bir şekilde devam etmesine yardımcı olur.

3. Ekosistem Çeşitliliği: Dağlar, denizler, ormanlar ve sulak alanlar gibi farklı ekosistem tipleri, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesinde kritik bir rol oynar. Bu ekosistemler, birden fazla canlı türü için yaşam alanı sağlar ve doğal döngülerin devam etmesini sağlar. Türkiye ve KKTC’de bu ekosistemlerin korunması, sürdürülebilirlik için çok önemlidir.

Sürdürülebilirlik Açısından Biyolojik Çeşitliliğin Önemi
1. Doğal Dengenin Korunması: Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin doğal dengesini sağlar. Her tür, besin zincirinde bir yer tutar ve bu zincirin bir halkasının kopması, diğer türlerin de etkilenmesine neden olabilir. Sürdürülebilirlik açısından, bu dengenin korunması, doğal kaynakların sürekli kullanılabilmesi için gereklidir.

2. Ekonomik ve Sosyal Faydalar: Türkiye ve KKTC’nin zengin biyolojik çeşitliliği, tarım, balıkçılık, ekoturizm ve doğal kaynaklar gibi ekonomik sektörlere de katkı sağlar. Aynı zamanda, geleneksel yaşam tarzlarının devam etmesi ve kültürel çeşitlilik açısından da biyolojik çeşitlilik büyük bir önem taşır.

3. İklim Değişikliğine Karşı Dayanıklılık: Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin iklim değişikliğine karşı direnç göstermesini artırır. Farklı türlerin varlığı, çevresel değişikliklere daha iyi adapte olabilen bir ekosistem yaratır. Bu da, sürdürülebilirlik açısından kritik bir öneme sahiptir.

Sonuç
Biyolojik çeşitliliğin korunması, hem ekolojik hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmezdir. Türkiye ve KKTC’nin zengin biyolojik çeşitliliği, doğru yönetim ve koruma stratejileriyle desteklenmelidir. Bu, doğal dengenin korunması, kaynakların devamlılığı ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmak için gereklidir.

1.Tema 11. Etkinlik

Adı: Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı Performans Görevi

Amaç: Türkiye’de biyoçeşitliliği oluşturan unsurları değerlendirebilme

Yönerge

• Bu performans görevinde öğrencilerden çevresindeki biyoçeşitliliği oluşturan unsurlara ilişkin infografik oluşturmaları beklenir.

• Performans görevi “Analitik Dereceli Puanlama Anahtarı” ile öğretmen tarafından değerlendirilecektir.

• Aşağıdaki uygulama basamaklarını takip ederek etkinliği gerçekleştiriniz.

1. Öğretmen rehberliğinde 4-6 kişilik gruplar oluşturunuz. Yaşadığınız yerin bir canlı grubunu (kuşlar, tatlı su balıkları, memeliler, sürüngenler, iki yaşamlılar vb.) seçerek aşağıdaki işlem basamaklarını gerçekleştiriniz.

2. Nuh’un Gemisi Ulusal Biyoçeşitlilik Veri Tabanı üzerinden yaşadığınız şehrin biyoçeşitliliğine ait verilere aşağıdaki adımları uygulayarak ulaşınız.

• https://nuhungemisi.tarimorman.gov.tr/public/istatistik adresine giriniz.

• Canlı grubu ve şehir kısmına ilgili bilgileri girerek ara butonuna tıklayınız. Çıkan sayfadaki yaşadığınız şehrin sizin araştırdığınız canlı grubuna ait biyoçeşitlilik verilerine ait grafikleri inceleyiniz.

• Sayfanın sonunda araştırdığınız canlı grubuna ait türlerin isimlerinin yer aldığı tablolara ulaşınız.

3. Yaşadığınız yerdeki ilgili canlı grubuna ait verileri kaydediniz ve bu verileri öğretmen rehberliğinde analiz ediniz. ...................

Açıklamalar

Örnek olarak seçilen Aydın iline ait biyolojik çeşitlilik verilerini analiz ederek infografiğinizi oluştururken şu başlıkları kullanabilirsiniz:

Aydın İli Biyoçeşitliliği

1. Hangi Türler En Yaygın Olarak Bulunuyor?
Aydın'da en yaygın olarak bulunan canlı grubu damarlı bitkilerdir. Damarlı bitkiler arasında yer alan türlerin toplam sayısı 1.587'dir. Kuşlar ve memeliler gibi diğer gruplar da bulunmakla birlikte, damarlı bitkiler bu ekosistemde baskındır.

- Damarlı Bitkiler: 1.587 takson
- Kuşlar: 168 takson
- Memeliler: 45 takson
- İç Su Balıkları: 30 takson
- Sürüngenler: 27 takson
- Çiftyaşarlar: 6 takson

2. Türlerin Sayısı ve Çeşitliliği Ne Durumda?
Aydın’da toplamda 1.858 takson bulunmakta ve bu taksonların %6.4’ü endemik türlerdir. Özellikle damarlı bitkiler açısından büyük bir çeşitlilik söz konusudur. Aydın ilinde 119 endemik tür bulunurken, 3 tür lokal endemiktir, yani sadece Aydın’a özgüdür.

- Endemik Türler: 119 takson (%6.4)
- Lokal Endemik Türler: 3 takson (%0.6)

3. Bu Türlerin Nesli Tehlikede Olan veya Koruma Altına Alınması Gereken Türler Var mı?
Aydın'da birçok endemik bitki ve hayvan türü bulunmakta olup, özellikle **endemik damarlı bitkiler** (3 endemik takson) tehlike altında olabilir. Nesli tükenmekte olan türler arasında özellikle yerel ekosistemlerin bozulmasına hassas olan bitki ve sucul hayvanlar yer alabilir.

4. Bu Canlı Grubunun Ekosistem Üzerindeki Rolü Nedir?
Damarlı bitkiler, Aydın’ın ormanlık alanlarının, tarım arazilerinin ve kırsal ekosistemlerinin temelini oluşturur. Kuşlar, memeliler ve sürüngenler, bu ekosistemde tozlaşma, av-avcı dengesi gibi süreçlerde kritik roller oynarlar. Ayrıca, iç su balıkları ve sucul ekosistemler, bölgenin biyolojik çeşitliliğini dengeleyen önemli faktörlerdir.

5. Nesli Tükenme Tehlikesiyle Karşı Karşıya Olan Türler
Endemik ve lokal endemik türler, habitat kaybı, iklim değişikliği ve insan faaliyetleri gibi sebeplerle nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirler. Özellikle sucul ekosistemlerdeki canlıların ve damarlı bitkilerin korunması için ciddi önlemler alınmalıdır.

6. Canlı Grubunun Ekolojik Önemi ve Korunması İçin Alınabilecek Önlemler
- Damarlı Bitkiler: Bu bitkiler bölgedeki orman ve tarım alanlarının devamlılığını sağladığı için özellikle korunmalıdır. Tarım ve orman yangınlarına karşı önlemler artırılmalıdır.
- Kuşlar: Kuşlar, tozlaşma ve böcek kontrolünde önemli rol oynar. Kuş gözlem ve koruma alanlarının artırılması, kuşların korunmasına yardımcı olacaktır.
- İç Su Balıkları ve Sürüngenler: Su kaynaklarının korunması ve kirliliğin azaltılması, bu canlıların hayatta kalmasını sağlar. Sulak alanlar ve nehirlerdeki biyoçeşitliliği koruyacak yasalar uygulanmalıdır.

7. İnfografik İçeriği
- Başlık: Aydın İli Biyoçeşitliliği
- Grafikler: Endemik ve lokal endemik türlerin oranları, canlı gruplarına göre takson sayıları, tehlike altındaki türlerin dağılımı.
- Tür İsimleri: Öne çıkan endemik bitkiler ve hayvanlar.
- Ek Bilgiler: Canlı gruplarının korunmasına yönelik öneriler, ekosistem üzerindeki roller.

İnfografik bu başlıklar etrafında oluşturularak, Aydın'ın zengin biyolojik çeşitliliğini görselleştirebilir ve korunması gereken türlerin önemine dikkat çekebilir.

1.Tema 11.Kontrol Noktası

Yönerge:

Aşağıda verilen tablodan yararlanarak soruları cevaplayınız.

1. Tabloyu dikkate alarak yüz ölçümüne göre ülkeleri veya kıtaları biyoçeşitlilik açısından değerlendiriniz. …………

2. Türkiye’nin yüz ölçümü Avrupa, İran ve Avustralya’dan küçük olmasına rağmen biyoçeşitlilik (takson sayısı) açısından avantajlı olmasının nedenleri neler olabilir? Açıklayınız. ………

Değerlendirme

1. Yüz Ölçümüne Göre Ülkelerin ve Kıtaların Biyoçeşitlilik Açısından Değerlendirilmesi

Tablodan elde edilen verilere göre, ülkelerin ve kıtaların yüz ölçümü ile biyoçeşitlilikleri (takson sayısı) arasında net bir ilişki olmadığını görebiliriz. Daha büyük yüz ölçümüne sahip olan Avrupa ve Avustralya'nın bazı canlı grupları açısından zengin oldukları görülse de, yüz ölçümü küçük olan Türkiye'nin bitki çeşitliliği ve endemik türler açısından oldukça avantajlı olduğu dikkat çekmektedir. Özellikle Avustralya'nın yüz ölçümü çok büyük olmasına rağmen Türkiye ile karşılaştırıldığında endemik bitki ve omurgalı türler açısından zengin olduğu gözlemleniyor. Ancak Avrupa'nın yüz ölçümü büyük olmasına rağmen bitki ve memeli-kurbağa çeşitliliğinde Türkiye kadar zengin olmadığı ortaya çıkıyor.

- Avrupa: Yüz ölçümü oldukça büyük olmasına rağmen bitki ve endemik takson sayısı bakımından Türkiye kadar zengin değildir.
- İran: Türkiye’ye kıyasla daha büyük bir yüz ölçümüne sahip olmasına rağmen biyoçeşitlilik bakımından daha az çeşitliliğe sahiptir.
- Avustralya: Yüz ölçümü çok büyük olmasına rağmen özellikle endemik tür sayısında dikkat çekici bir zenginlik göstermektedir.

2. Türkiye'nin Yüz Ölçümüne Göre Biyoçeşitlilik Açısından Avantajlı Olmasının Nedenleri

Türkiye, yüz ölçümü küçük olmasına rağmen bitki taksonu ve endemik türler açısından zengin bir ülke olarak dikkat çekiyor. Bunun temel nedenleri şunlar olabilir:

- Coğrafi Konum: Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika'nın kesişim noktasında yer aldığı için farklı ekosistemlere ve iklim bölgelerine sahiptir. Bu coğrafi konum, hem bitki hem de hayvan türlerinin çeşitlenmesine olanak tanır.
  
- İklim Çeşitliliği: Türkiye, Akdeniz, Karadeniz, Ege ve İç Anadolu gibi farklı iklim kuşaklarına sahip bir ülkedir. Bu iklimsel çeşitlilik, birçok farklı habitatın ve dolayısıyla farklı türlerin var olmasını sağlar.
  
- Jeolojik Çeşitlilik: Türkiye, zengin bir jeolojik yapıya ve yükseltilerle çeşitlenen bir topografyaya sahiptir. Bu da farklı ekosistemlerin oluşmasına katkı sağlar. Dağlar, ovalar, ormanlar ve sulak alanlar gibi çeşitli habitatlar, farklı bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapar.
  
- Tarihi İzolasyon: Türkiye'nin bazı bölgeleri, uzun süreler boyunca coğrafi engellerle diğer bölgelerden izole kalmıştır. Bu izolasyon, endemik türlerin oluşmasına olanak tanımıştır.
  
Bu nedenlerle Türkiye, yüz ölçümüne oranla yüksek bir biyoçeşitliliğe sahip ülkelerden biri olarak öne çıkmaktadır.

Kelime İlişkilendirme Testi

I. Bölüm Aşağıya “Biyoçeşitlilik” ile ilgili zihninizde çağrışım yapan kelimeleri/kavramları yazınız.

1. Biyoçeşitlilik: ……………

2. Biyoçeşitlilik: ……………

3. Biyoçeşitlilik: ……………

4. Biyoçeşitlilik: ……………

5. Biyoçeşitlilik: ……………

II. Bölüm Birinci bölümde verdiğiniz cevaplar ile “Biyoçeşitlilik” kavramının birlikte kullanıldığı anlamlı cümleler kurunuz.

1. Cümle: ……………………………

2. Cümle: ……………………………

3. Cümle: ……………………………

4. Cümle: ……………………………

5. Cümle: ……………………………

Cevap Örnekleri

I. Bölüm: Biyoçeşitlilik ile İlişkilendirdiğim Kavramlar

1. Biyoçeşitlilik: **Ekosistem**
2. Biyoçeşitlilik: **Endemik Türler**
3. Biyoçeşitlilik: **Doğal Denge**
4. Biyoçeşitlilik: **Koruma**
5. Biyoçeşitlilik: **İklim Değişikliği**

II. Bölüm: Biyoçeşitlilik ile Anlamlı Cümleler

1. Cümle: Biyoçeşitlilik, **ekosistem** içerisindeki canlıların birbirleriyle olan ilişkilerini ve uyumlarını sağlar.
   
2. Cümle: Türkiye, **endemik türler** açısından zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir, bu da ülkemizi dünya çapında biyolojik çeşitlilik açısından önemli kılar.
   
3. Cümle: Biyoçeşitlilik, **doğal denge**nin korunması için hayati öneme sahiptir; her tür ekosistemde kendine has bir rol oynar.
   
4. Cümle: **Koruma** projeleri, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir bir şekilde devam edebilmesi için oldukça önemlidir.
   
5. Cümle: **İklim değişikliği**, biyoçeşitlilik üzerinde ciddi tehditler oluşturur ve türlerin yaşam alanlarını daraltabilir.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları
1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-1

Yönerge:

Aşağıda verilen metinden yararlanarak 1, 2 ve 3. soruları cevaplayınız.

► 1928 yılına kadar İngiliz bilim insanı Alexander Fleming bakterileri yok etmek üzerine çalışmalar yapar, fakat başarısız olur.

► Bir gün, tatil dönüşü laboratuvarına geldiğinde içinde farklı bakterilerin bulunduğu petri kabını açık unuttuğunu fark eder.

► Açık unutulan petri küf mantarı ile dolmuştur.

► Petri kabını temizlemeye hazırlanan Fleming küf mantarının kenarında bulunan jel kıvamındaki yapıda herhangi bir bakteri topluluğu bulunmadığını fark eder.

► Oysaki kabın diğer kısımlarında bol miktarda bakteri vardır.

► Fleming, bakterileri yok eden bu yapının Penicillium notatum adı verilen küf mantarı olduğunu tespit eder. Bu mantarların kenarlarında yer alan jöle kıvamındaki sulu kısma ise penisilin adını verir.

► Fleming, penisilini küf mantarından ayırmayı başaramaz ve penisilin ile ilgili çalışmalarını 1934 yılında sonlandırır.

► Konu ile ilgili bir makalesinde ise penisilinin hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini belirtir, ancak genel olarak makalesinde değindiği nokta penisilinin küf mantarına duyarlı bakteriler ile diğer bakterileri birbirinden ayırmasıdır.

► Penisilinin hastalıkların tedavisinde kullanılması Fleming’den sonra başlar.

► İnsanlık küf mantarının iyileştirici özelliğinin olabileceğini Fleming’den çok daha önce düşünmüştür.

► Örneğin Antik Mısır’da insanlar yaraların üzerine enfeksiyon kapmamaları için lapa haline getirilen küflü ekmek sürülerek tedavi edilmeye çalışırlarmış.

► Fleming’in çalışmalarını inceleyen İngiliz bilim insanları Howard Florey ve Ernst Chain 1939 yılında laboratuvar ortamında penisilini saflaştırmayı başarır.

► 1940 yılında farelerle yaptıkları deneyde penisilin antibiyotiğinin enfeksiyon kapmış fareleri iyileştirdiği sonucuna ulaşırlar.

1941 yılında ise ilaç ilk defa bir insan üzerinde kullanılır. Hastada iyileşme gözlemlenir, ancak yeteri kadar penisilin üretilemediği için hastalık yeniden nükseder.

► Daha sonra yapılan çalışmalarda araştırmacılar birden fazla insanı tedavi etmeye yetecek kadar penisilin üretmeyi başarır ve bu şekilde benzer özellikteki hastaları iyileştirirler.

► Fleming, Florey ve Chain bu konuda yaptıkları önemli çalışmalar sayesinde 1945 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler.

Sorular ve Değerlendirme

1. Alexander Fleming’in penisilin keşfi sadece tesadüflerle açıklanabilir mi? Alexander Fleming’in bu beklenmedik sonuçları değerlendirme yeteneği, bilim insanlarının hangi özellikleriyle ilgilidir?

► Fleming’in penisilin keşfi sadece tesadüflerle açıklanamaz. Bu keşif, Fleming’in gözlem yeteneği ve açık fikirliliği sayesinde gerçekleşmiştir.

► Fleming, laboratuvarındaki beklenmedik durumu fark ederek, sıradan bir olayı bilimsel bir buluşa dönüştürebilmiştir.

► Bu durum, bilim insanlarının meraklı, gözlemci ve analitik olma gibi özellikleriyle ilgilidir.

► Bilim insanları, karşılaştıkları beklenmedik durumları gözlemleyip bu durumları değerlendirme yeteneğine sahip olduklarında önemli keşifler yapabilirler.

2. Bilimsel çalışmalarda ve uzun vadeli araştırmaların başarılı olmasında sürekliliğin neden gerekli olduğunu açıklayınız.

► Bilimsel çalışmaların başarılı olabilmesi için süreklilik çok önemlidir.

► Fleming, penisilini keşfettikten sonra çalışmalarına son vermiş olsa da, Howard Florey ve Ernst Chain’in devam eden çalışmaları penisilinin saflaştırılmasına ve tedavi edici bir antibiyotik olarak kullanılmasına olanak sağlamıştır.

► Bilimsel araştırmalar genellikle uzun zaman alır ve bir buluşun sonuçları hemen elde edilemez.

Süreklilik bu süreçte;

♦ Olası hataların düzeltilmesi,

♦ Yeni yöntemlerin geliştirilmesi

♦ Daha fazla verinin toplanmasını sağlar.

► Aynı zamanda, farklı bilim insanlarının iş birliği yaparak sonuçları iyileştirmesi de sürekliliğin önemli bir parçasıdır.

3. Biyolojide önemli dönüm noktalarından biri olan penisilinin keşfi gerçekleşmeseydi tıp ve bilim dünyasındaki etkileri nasıl olurdu? Bu durum toplum sağlığı üzerinde ne gibi sonuçlar doğururdu?

► Penisilinin keşfi gerçekleşmeseydi, tıp dünyasında birçok bakteri kaynaklı enfeksiyonun tedavisinde büyük zorluklar yaşanırdı.

► Penisilin, bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde dönüm noktası niteliğinde bir etki yapmış ve birçok insanın hayatını kurtarmıştır.

► Eğer bu keşif gerçekleşmeseydi, antibiyotik tedavileri geliştirilemezdi ve enfeksiyonlar toplum sağlığı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ederdi.

► Basit yaralanmalar veya küçük cerrahi operasyonlar bile ölümcül hale gelebilirdi.

► Ayrıca, antibiyotiklerin olmaması, bilimsel ilerlemeleri yavaşlatır ve tıpta modern cerrahi uygulamalar, organ nakilleri ve kanser tedavileri gibi önemli adımların atılmasını zorlaştırabilirdi. Bu durum, insan ömrünün kısalmasına ve genel sağlık seviyesinin düşük olmasına neden olurdu.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-2

Yönerge:

Aşağıda verilen metin ve grafiklerden faydalanarak 4, 5, 6 ve 7. soruları cevaplayınız.

Lepistesler evlerinizdeki akvaryumlarda da besleyebileceğiniz küçük bir tatlı su balığıdır.

Bu türün üyeleri, Trinidad’daki Aripo Nehir sistemindeki küçük su birikintilerinde birbirlerinden nispeten bağımsız popülasyonlar halinde yaşarlar.

► Bazı durumlarda, aynı derede yerleşmiş iki popülasyon birbirlerinden 100 metre kadar uzaklıkta yaşar. Ancak, aradaki bir şelale, balıkların iki su birikintisi arasında gidip gelmelerini engeller.

Avcı çeşitliliğinin lepistes balıklarında renk desenlerinin sayısı ve dağılımına etkisi olabilir mi?

► Erkek lepistesler çok çeşitli renk desenlerine sahiptir.

Dişi lepistesler, erkekleri seçerken parlak renk desenlerine sahip olan erkekleri tek düze renkli erkeklere göre daha fazla tercih ederler.

► Ancak, dişileri çeken parlak renkler, erkekleri avcılar için daha belirgin hale getirebilir.

► Araştırmacılar, az sayıda avcı türünün bulunduğu havuzlarda, parlak renklerin avantajının daha belirgin olduğunu gözlemlediler.

► Bir lepistes avcısı olan sazancık, henüz yetişkin renklerini göstermeyen yavru lepistesleri avlar.

► Araştırmacılar, tek düze renklere sahip yetişkin lepistesleri, sadece sazancık içeren havuzlara transfer ettiklerinde, bu lepisteslerin sonraki nesillerinin daha parlak renklerde olacağını tahmin ettiler (dişilerin parlak renkli erkekleri tercihi nedeniyle).

► Araştırmacılar, yetişkin lepisteslerin avcısı olan turna balıkları içeren havuzlardan 200 yetişkin lepistes balığını alarak, sadece yavru lepistesleri avlayan sazancık balıklarının bulunduğu havuzlara naklettiler. Ardından her kuşakta yetişkin erkek lepistes balıklarındaki parlak beneklerin sayısını ve bu beneklerin toplam alanını izlediler.

► Araştırmacılar 22 ay sonra (15 nesil sonra), kaynak ve nakledilen lepistes popülasyonları için renk desen verilerini karşılaştırdılar.

Sorular ve Değerlendirmeler

Soru 4. Bu örnekte bilimsel çalışma basamaklarının aşağıdaki unsurlarını yazınız.

a) Soru:

b) Hipotez:

c) Tahmin:

ç) Kontrol grubu:

d) Deney grubu:

Cevap 4. Bilimsel Çalışma Basamakları

Soru: Avcı çeşitliliği, lepistes balıklarının erkeklerinde renk desenlerinin sayısı ve alanında değişikliklere yol açar mı?

Hipotez: Avcı çeşitliliği düşük olan havuzlara nakledilen lepistes popülasyonundaki erkekler, daha parlak renklere ve daha fazla beneklere sahip olacaktır.

Tahmin: Yalnızca yavru lepistesleri avlayan sazancık balıklarının bulunduğu havuzlara nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve benek alanında artış gözlemlenecektir.

Kontrol grubu: Turna balıkları bulunan, yani avcılığın yüksek olduğu kaynak popülasyon havuzları.

Deney grubu: Yalnızca sazancık balığının bulunduğu, lepisteslerin nakledildiği havuzlar.

Soru 5. Bu deneyin sonuçları hakkında aşağıdaki çıkarımlardan hangisi doğru olabilir?

I. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve beneklerin kapladığı alanda belirgin bir artış gözlemlenmiştir.

II. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve beneklerin kapladığı alanda belirgin bir azalma gözlemlenmiştir.

III. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı artmış ancak beneklerin kapladığı toplam alanda bir azalma gözlemlenmiştir.

IV. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı azalmış fakat beneklerin kapladığı toplam alanda bir artış gözlemlenmiştir.

V. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı ve beneklerin kapladığı alanda herhangi bir değişiklik gözlemlenmemiştir.

Cevap 5. Deney Sonuçlarıyla İlgili Doğru Çıkarım
Birinci öncül doğrudur.

- I. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve beneklerin kapladığı alanda belirgin bir artış gözlemlenmiştir.
Grafiklere göre, nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde hem benek sayısında hem de beneklerin kapladığı alanda artış olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle doğru çıkarım "I" şıkkıdır.

Soru 6. 22 ay sonra sazancıklar nakledilen popülasyondan lepistes kaynak havuzuna döndürülürse ne olacağına yönelik tahmininizi yazınız.

Cevap 6. Tahmin (Sazancıklar Nakledilen Popülasyondan Kaynak Havuzuna Döndürülürse)
Eğer sazancıklar nakledilen popülasyondan alınıp kaynak popülasyon havuzuna geri dönerse, avcı baskısının daha fazla olduğu bir ortamda lepisteslerdeki parlak renkler ve benek sayısında azalma gözlemlenebilir. Avcı baskısı, parlak renkli ve daha belirgin olan balıkların daha kolay avlanmasına neden olacağından, lepistes popülasyonundaki erkeklerde renk desenlerinde ve benek alanlarında azalma yaşanabilir.

Soru 7. Yukarıdaki bilimsel araştırmada bilimin doğasının hangi özellikleri incelenmiştir? Yazınız.

Cevap 7. Bilimin Doğasının İncelenen Özellikleri
Bu bilimsel araştırmada bilimin doğasının şu özellikleri incelenmiştir:
- Gözlem ve Hipotez Oluşturma: Avcı çeşitliliği ile lepisteslerdeki renk desenlerinin ilişkisi üzerine yapılan gözlemler, hipotez oluşturulmasına olanak sağlamıştır.
- Deney ve Kontrollü Gözlem: Deney ve kontrol grupları oluşturularak bilimsel deneyler yürütülmüş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır.
- Sonuçların Test Edilebilirliği: Hipotez test edilerek, sonuçların doğruluğu bilimsel yöntemlerle ortaya konulmuştur.
- Değişkenlerin Kontrolü: Avcı çeşitliliği gibi değişkenlerin etkisi incelenmiş ve bilimsel süreçte deneysel değişkenler kontrol altına alınmıştır.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-3

Yönerge:

Aşağıdaki metinden yararlanarak 8, 9, 10 ve 11. soruları cevaplayınız.

► İki bilim insanı (A ve B) yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde kullanılacak y maddesi içeren bir ilaç geliştirmeyi hedefler.

► Bu amaç doğrultusunda araştırmacılar çalışmalarına başlar ancak araştırmacılardan A bilim insanı, başka bir proje grubuna dâhil olmak zorunda kaldığından deney süreci başlamadan ilaç geliştirme çalışmasından ayrılır.

► Laboratuvarın sağladığı maddi kaynaklarla yaptığı uzun süren deneyler sonucunda B bilim insanı, y maddesinin hastalığı tedavi etmede etkili olmadığı sonucuna ulaşır.

► Bu süreçte zaman ve para harcayan ve bunun israf edilmemesi gerektiğini düşünen B bilim insanı, deney sonuçlarını biraz değiştirmekten zarar gelmeyeceğini düşünüp yayımlanmak üzere konuyla ilgili bir makale yazar.

► B, bu makaleyi kaleme alırken yaptığı literatür taramasında çeşitli kaynaklardan elde ettiği verilerin bir kısmını referans göstermeden kendi yayınında kullanır.

► Çalışmayı kendi başına yürütmesine rağmen A’yı da araştırmacı olarak gösterir ve bu makaleyi bir bilim dergisine gönderir.

Değerlendirme

Soru 8. B’nin deney sonuçlarını değerlendirirken verilerin bir kısmını referans göstermeden kullanması etik bir ihlaldir. B, veri kullanımında etik sorumlulukları göz önünde bulundurarak nasıl bir yaklaşım izlemeliydi? Açıklayınız.

Cevap 8. B’nin Deney Sonuçlarını Değerlendirirken Veri Kullanımında Etik Sorumlulukları

B bilim insanı, deney sonuçlarını değerlendirirken etik sorumluluklara uygun bir şekilde hareket etmeliydi. Öncelikle, bilimsel bir çalışma yürütürken elde edilen veriler doğru ve tarafsız bir şekilde rapor edilmelidir. Sonuçların değiştirilmesi, bilimsel doğruluğa zarar verir ve yanıltıcı sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, başka kaynaklardan alınan verilerin mutlaka referans gösterilmesi gerekir. B, diğer kaynaklardan aldığı verileri doğru bir şekilde atıfta bulunmalı ve çalışmalarında kullandığı her bilginin kaynağını açıkça belirtmeliydi. Bu şekilde, bilgi hırsızlığı (intihal) yapmaktan kaçınarak bilimsel etiğe uygun hareket edebilirdi.

Soru 9. Verilen örnek olayda başka hangi etik ihlaller mevcuttur? Yazınız.

Cevap 9. Örnek Olayda Diğer Etik İhlaller

- Sonuçların Değiştirilmesi: B’nin deney sonuçlarını değiştirmeyi düşünmesi, bilimsel dürüstlüğü ihlal eden ciddi bir etik sorundur. Deney sonuçlarının bilimsel gerçekliğe uygun olmaması, bilimsel güvenilirliği zedeler.
  
- İntihal: Başka kaynaklardan alınan verilerin referans gösterilmemesi, intihal anlamına gelir ve bu, akademik etik açısından büyük bir ihlaldir.
  
- Yayın Hakkında Yalan Beyanda Bulunma: B, makaleyi kendi başına hazırlamasına rağmen A’yı da araştırmacı olarak göstermiştir. Bu, bilimsel çalışmaya katkısı olmayan bir kişiyi çalışmanın parçası olarak gösterme anlamına gelir ve sahte ortaklık etik ihlalidir.

Soru 10. Metinde verilen etik ihlallerin bilimsel araştırmalara olan etkileri neler olabilir? Yazınız.

Cevap 10. Etik İhlallerin Bilimsel Araştırmalara Olan Etkileri

Etik ihlaller, bilimsel araştırmalara olan güveni ciddi şekilde sarsabilir. Verilerin değiştirilmesi veya intihal yapılması, diğer bilim insanlarının bu verilere dayanarak yaptığı çalışmaların hatalı sonuçlar üretmesine neden olabilir. Bu da bilimsel bilginin yanlış yönlendirilmesine yol açabilir. Ayrıca, bilimsel hırsızlık ve yanlış sonuçlar yayılması, bilim camiasında yayınların geçerliliğini ve güvenilirliğini tehlikeye atar. Bunun sonucunda araştırmacıların itibarları zarar görebilir ve bilimsel ilerleme yavaşlayabilir.

Soru 11. Araştırmacıların etik standartlara uygun davranmalarının bilim insanlarının güvenilirlikleri ve itibarları üzerindeki etkileri neler olabilir? Açıklayınız.

Cevap 11. Etik Standartlara Uygun Davranmanın Bilim İnsanlarının Güvenilirlik ve İtibarına Etkileri

Araştırmacıların etik standartlara uygun davranmaları, bilim insanlarının güvenilirliğini ve itibarını doğrudan etkiler. Bilimsel dürüstlük ve şeffaflık, bir araştırmacının çalışmalarının güvenilir ve doğru kabul edilmesi için çok önemlidir. Etik ilkelere bağlı kalan bilim insanları, meslektaşları ve toplum tarafından daha fazla saygı görür. Bu da onların bilimsel kariyerlerinde başarılı olmalarını, daha fazla iş birliği ve kaynak sağlamalarını kolaylaştırır. Aksine, etik ihlaller, bilim insanlarının itibarını zedeler, güven kaybına yol açar ve çalışmalarının değerini düşürür.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-4

Yönerge:

Aşağıdaki senaryoyu dikkatlice okuyunuz ve 12, 13 ve 14. soruları yanıtlayınız.

Biyoloji öğretmeni sınıfındaki öğrencilerden canlıların ortak özelliklerinden birini seçerek o özellikle ilgili bildiklerini yazmalarını istemiştir. Bazı öğrenciler aşağıdaki cevapları vermiştir.

Gökhan: Hücre tüm canlılarda ortaktır ve bazı canlılar prokaryot, bazıları ökaryot hücre yapısına sahiptir.

Seda: Tüm canlılar yaşamsal faaliyetleri için enerji üretmek ve tüketmek zorundadır.

Çetin: Tüm canlılar yaşamını devam ettirmek için eşeyli yolla üremek zorundadır.

Esra: Canlıların tamamı beslenmek zorundadır ve bazıları besinlerini kendisi üretirken bazıları dış ortamdan hazır alır.

İlyas: Adaptasyon (uyum), canlıların yaşadığı çevrede hayatta kalabilme ve üreme şansını artıran türe özgü kalıtsal olmayan özelliklerin tümüdür.

Emel: Sindirim ve solunum olayları anabolik, fotosentez ise katabolik olaylardır.

Duygu: Virüsler tüketici olarak beslenen canlılardır. Öğrencilerin verdiği cevaplara göre aşağıdaki soruları cevaplayınız.

Sorular ve Değerlendirmeleri

12. Hangi Öğrencilerin Verdiği Cevaplar Doğrudur?

- Gökhan: Gökhan'ın verdiği cevap doğrudur. Tüm canlıların hücrelerden oluştuğu ve hücrelerin prokaryot ya da ökaryot yapıya sahip olduğu bilgisi doğrudur.
  
- Seda: Seda'nın cevabı da doğrudur. Tüm canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerji üretmek ve tüketmek zorundadır.
  
- Esra: Esra'nın cevabı da doğru kabul edilebilir. Canlılar beslenmek zorundadır, bazıları ototrof (kendisi üretir) bazıları heterotrof (hazır alır) beslenir.
  
- İlyas: İlyas'ın cevabı da doğrudur. Adaptasyon, bir canlının çevresine uyum sağlayarak hayatta kalma ve üreme şansını artıran özelliklerin tümüdür.

13. Hangi Öğrencilerin Cevapları Kısmen Doğrudur? Bu Öğrencilerin Cevaplarındaki Hatalı Kısımları Düzeltiniz.

- Çetin: Çetin'in cevabı kısmen doğrudur. Tüm canlılar üreme yeteneğine sahiptir ancak tüm canlılar eşeyli üremez. Bazı canlılar eşeysiz üreme ile çoğalır. Çetin'in cevabındaki hata, tüm canlıların eşeyli üremek zorunda olduğu ifadesidir. Doğru ifade: Canlılar eşeyli veya eşeysiz üreyebilir.
  
- Emel: Emel'in cevabı kısmen doğrudur. Ancak, fotosentez bir anabolik olaydır, çünkü fotosentezde küçük moleküllerden büyük moleküller sentezlenir. Emel'in cevabındaki hata, fotosentezi katabolik bir olay olarak tanımlamasıdır. Doğru ifade: Sindirim ve solunum katabolik, fotosentez ise anabolik bir olaydır.

14. Hangi Öğrencilerin Cevapları Tamamen Hatalıdır? Bu Öğrencilerin Verdikleri Cevapların Doğrusunu Yazınız.

- Duygu: Duygu'nun cevabı tamamen hatalıdır. Virüsler canlı değildir ve tüketici olarak beslenmezler. Virüsler, canlı bir hücreye bağlanıp hücre içindeki mekanizmaları kullanarak çoğalırlar. Duygu'nun cevabının doğru hali: Virüsler canlı olarak kabul edilmez ve beslenme gibi metabolik faaliyetlerde bulunmazlar.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-5

Yönerge:

Aşağıda verilen metinden ve bazı canlıların taksonomik ve kromozomal bileşenlerinin verildiği tablodan yararlanarak 15,16, 17 ve 18. soruları cevaplayınız.

Canlıların sınıflandırılmasında, kalıtsal olarak ortak karakterlere sahip, kendi aralarında verimli döl verebilen yavrular elde edilen bireylerin oluşturduğu canlı grubu, diğer ifadeyle tür temel sınıflandırma birimidir. Türlerin adlandırmaları binominal (ikili) olarak yapılır. Tür isimlerinde birinci kelime cins adı, ikinci kelime ise tamamlayıcı adı ifade eder. Cins adının ilk harfi büyük, diğerleri ise küçük yazılır. Bu iki kelimeyle ifade edilen tür isimleri eğik (italik) yazılarak verilir.

15. Filogenetik sınıflandırmaya göre tabloda kaç farklı tür, cins ve aileye ait canlı örneği yer almaktadır? Açıklayınız.

16. Tablodaki canlılardan hangilerinin aynı takıma ait olduğunu gerekçesiyle yazınız.

17. Tablodaki canlılardan hangileri çiftleştiklerinde verimli döl oluşturabilir? Sebebini açıklayınız.

18. Tabloda verilen türlerden hangilerinde protein benzerliğinin daha fazla olduğunu yazınız.

Değerlendirme

15. Filogenetik Sınıflandırmaya Göre Tablodaki Farklı Tür, Cins ve Aile Sayısı

Tablodaki canlıları incelersek:
- Tür sayısı: 6 farklı tür var. (Canis familiaris, Pinus nigra, Pinus pinea, Vulpes zerda, Morus nigra, Vulpes vulpes)
- Cins sayısı: 4 farklı cins var. (Canis, Pinus, Vulpes, Morus)
- Aile sayısı: 3 farklı aile var. (Canidea, Pinaceae, Moraceae)

Bu nedenle tabloda **6 farklı tür, 4 farklı cins ve 3 farklı aile** bulunmaktadır.

16. Aynı Takıma Ait Canlılar

Tablodaki canlılardan **Canis familiaris (Köpek), Vulpes zerda (Çöl Tilkisi) ve Vulpes vulpes (Kızıl Tilki)** aynı takıma (Canidea ailesine ait) ait olan canlılardır. Çünkü bu canlılar aynı ailenin bireyleridir ve aynı **takım (Carnivora - Etçiller)** altında sınıflandırılırlar.

17. Verimli Döl Oluşturabilen Canlılar

Verimli döl oluşturabilen canlılar **aynı tür** içerisindeki bireylerdir. Bu nedenle tabloda bulunan türlerden herhangi ikisi çiftleştiğinde verimli döl oluşturamaz. Ancak, **Vulpes zerda** ve **Vulpes vulpes** aynı cinse ait olsalar bile farklı türler olduklarından, bunlar çiftleştiklerinde verimli döl oluşturamazlar. Aynı şekilde diğer türler de farklı olduğu için verimli döl meydana getirmezler.

18. Protein Benzerliği En Yüksek Olan Türler

Tablodaki protein benzerliği en fazla olan türler **aynı cinse ve aileye ait** olan türlerdir. Bu yüzden protein benzerliği açısından en yüksek benzerliğe sahip olanlar:
- **Vulpes zerda (Çöl Tilkisi)** ve **Vulpes vulpes (Kızıl Tilki)** olacaktır, çünkü aynı cins (Vulpes) ve aynı aileye (Canidea) aittirler.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-6

Yönerge:

Aşağıda verilen metinden yararlanarak 19, 20 ve 21. soruları cevaplayınız.

► Mars yüzeyinin canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için oldukça ağır koşullara sahip olduğu biliniyor. Kutuplarında -150 ºC sıcaklıklar görülebilirken ortalama yüzey sıcaklığı -65 ºC olan Mars oldukça düşük bir atmosfer yoğunluğuna sahiptir. Dünya’nın yaklaşık %1’i kadar yoğun olan atmosferi büyük oranda karbondioksitin yanında azot, argon, oksijen ve karbonmonoksit gazlarını da içerir. Kutuplarında karbondioksitten ve sudan oluşan buzullar bulunur. Yapılan araştırmalardan elde edilen bulgularda Mars’ın birkaç milyar yıl önce yeraltı mikroorganizmalarına ev sahipliği yapmış olabileceği düşünülüyor.

► Mars’ın ıssız yüzeyi ve kraterlerinde bir zamanlar (ilkin atmosfere sahip olunduğu dönem) su ve akarsuların olduğu ve bu durumun canlı formları barındırmaya elverişli olabileceği düşünülüyor. Bir başka görüşe göre de bir zamanlar Mars’ta var olduğu düşünülen canlılar atmosferden hidrojen çekerek ve metan salınımını artırarak küresel bir soğumaya neden olmuş olabilir.

19. Metinde söz edilen canlının hangi domainlere ait olabileceğini nedenleriyle açıklayınız.

20. Metinde anlatılan canlının iki halkasal kromozom ve plazmit içerdiği, zarla çevrili yapılar içermediği, ekstrem koşullarda yaşayabildiği ve antibiyotiklere karşı direnç gösterdiği bilgisi bu canlıyı sınıflandırmak için yeterli midir? Açıklayınız.

21. Bilim insanları Mars’ta yaşamın kanıtlarını araştırmak için belirledikleri kraterlerde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Bilim insanlarının buz kütleleri bulunan kutuplar ya da Mars’ın yüzeyi yerine kraterleri seçmelerinin nedenini açıklayınız.

Değerlendirme

19. Canlının Hangi Domainlere Ait Olabileceği

Metinde bahsedilen canlının özelliklerine bakıldığında, bu canlı muhtemelen **prokaryot** bir mikroorganizmadır ve **arkeler** domainine ait olabilir. Çünkü:
- Ekstrem koşullarda (soğuk, düşük atmosfer basıncı, vb.) yaşayabildiği belirtilmiş. Bu tür koşullarda yaşayan mikroorganizmalar genellikle **arkeler** domainine aittir.
- Zarla çevrili yapılar (örneğin hücre çekirdeği) bulunmadığına göre bu canlı bir **prokaryot** olmalıdır, yani **bakteriler** ya da **arkeler** domainine ait olabilir.
- Ayrıca, antibiyotiklere karşı direnç gösterdiği ve halkasal kromozom ile plazmit içerdiği bilgisi, bu canlıların prokaryot yapısına sahip olduğunu destekler.

20. Canlının Sınıflandırılması İçin Bu Bilgilerin Yeterli Olup Olmadığı

Metinde anlatılan canlının iki halkasal kromozom ve plazmit içerdiği, zarla çevrili yapılar içermediği, ekstrem koşullarda yaşayabildiği ve antibiyotiklere karşı direnç gösterdiği bilgileri, bu canlıyı sınıflandırmak için yeterli bilgiler **olabilir**. Bu bilgiler, canlının **prokaryot** bir yapıya sahip olduğunu ve **ekstremofiller** olarak adlandırılan, zor koşullarda yaşayabilen mikroorganizmalara dahil olduğunu düşündürür. Ancak, bu bilgiler canlının tam olarak **hangi tür** veya **hangi cins** olduğunu belirlemek için yeterli değildir. Daha ayrıntılı genetik ve morfolojik incelemeler yapılmadan bu canlıyı doğru bir şekilde sınıflandırmak zordur.

21. Bilim İnsanlarının Kraterleri Seçme Nedenleri

Bilim insanlarının Mars’ta yaşamın kanıtlarını araştırırken kraterleri seçme nedenleri şunlar olabilir:
- Kraterler, Mars yüzeyinde su birikintilerinin toplanabileceği en olası yerlerdir. Bir zamanlar Mars’ta su olduğu düşünülüyor ve suyun bulunduğu yerlerde yaşamın izleri olabileceği kabul ediliyor.
- Kraterler, Mars’ın geçmiş jeolojik süreçlerine dair daha fazla bilgi verebilir. Bu nedenle kraterler, su ve eski mikroorganizmaların varlığı hakkında kanıtlar sunabilecek önemli alanlar olarak görülür.
- Kraterler, Mars’ın atmosferik değişimlerinin ve suyun etkilerinin korunmuş olabileceği yerlerdir. Bu bölgelerde yaşamın izlerini bulmak, Mars’ta bir zamanlar yaşam olup olmadığını anlamak için en uygun alanlardan biridir.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-7

Yönerge:

Aşağıdaki tablodan faydalanarak 22 ve 23. soruları cevaplayınız.

22. Tabloda yer alan hayvanların sınıflandırılmasında verilen özellikler içinden hangisi tablodaki tüm hayvanların aynı grupta yer almasını sağlar?

► Tablodaki tüm hayvanların aynı grupta yer almasını sağlayan özellik, A sütununda belirtilen notokorda sahip olma özelliğidir. Tablodaki tüm hayvanlar notokorda (ilkel omurga) sahiptir ve bu özellik onların aynı şube, yani Chordata (Kordalılar) grubunda yer aldığını gösterir.

23. Tabloda yer alan özelliklerden D ve E sütunu yer değiştirseydi tablodaki hayvanların sınıflandırmadaki yerleri ile ilgili aşağıdaki yorumların hangisi doğru olurdu?

A) Akbaba yavrularını sütle besler denilebilirdi.

B) Akbaba ve koyun amniyon keseliler grubunda olmazdı.

C) Komodo ejderi ve akbaba daha yakın akraba türler hâline gelirdi.

D) Akbaba ve koyunun omurgalıların sınıflandırılmasındaki yerleri değişmezdi.

E) Koyunun yavrularını sütle beslemek dışında başka ayırt edici özelliği kalmazdı.

► D) Akbaba ve koyunun omurgalıların sınıflandırılmasındaki yerleri değişmezdi.

D ve E sütunları yer değiştirse bile, akbaba ve koyun gibi omurgalıların omurga ve diğer sınıflandırma özellikleri değişmezdi. Omurgalı olma gibi temel sınıflandırma özellikleri, D ve E sütunlarının yer değiştirmesiyle etkilenmez.

- A yanlış olurdu çünkü akbabalar yavrularını sütle beslemez.
- B yanlış olurdu çünkü amniyon keseliler (Amniyota) özelliği hala geçerli olurdu.
- C yanlış olurdu çünkü sınıflandırma ve akrabalık ilişkisi bu değişiklikten etkilenmez.
- E yanlış olurdu çünkü koyunlar sütle besleme dışında birçok ayırt edici özelliğe sahiptir.

1.Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları-8

Yönerge:

Aşağıdaki metinden yararlanarak 24. soruyu cevaplayınız.

► Biyolojik çeşitlilik; bitkiler, hayvanlar, mantarlar, mikroorganizmalar gibi tüm canlıları, bunların oluşturdukları ekosistemleri ve içinde yaşadıkları alanları kapsar. Genetik çeşitlilik, tür ve ekosistem çeşitliliği biyoçeşitliliğin temel unsurlarıdır. Ekosistem, komüniteyi oluşturan tüm canlıların canlı ve cansız varlıklarla etkileşimidir. Ekosistem çeşitliliği farklı ekosistem türlerinin varlığını gösterir. Bir coğrafyada farklı koşulları sunan birçok ekosistem çeşidinin bulunması, zengin tür topluluklarının neslinin sürdürmesini güvence altına alır.

24. Türkiye’nin biyolojik zenginliği ile ilgili bazı bilgiler aşağıda verilmiştir. Bunlardan hangisi veya hangileri Türkiye’nin ekosistem çeşitliliğini ifade etmektedir? Boş bırakılan bölümleri işaretleyiniz.

(……) Türkiye’de yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre tahıl tarımı yaklaşık 10.000 yıl önce Anadolu’da başlamıştır.

(……) Türkiye kıtalar arasında köprü durumunda olduğu için coğrafi özellikler ve iklim kısa mesafelerde değişmektedir.

(……) Türkiye birçok bitki türü için köken ve/veya çeşitlilik merkezidir.

(……) Türkiye sahip olduğu tarım alanları, ormanları, dağları, stepleri, sulak alanları, kıyıları ve denizleri ile pek çok farklı coğrafi alan ve bunların kombinasyonlarını içermektedir.

(……) Türkiye güncel veriler ışığında bünyesindeki 3.500 kadarı endemik, yaklaşık 10.000 tohumlu bitki türüne, toplamda 12.000 civarında bitki çeşidine ev sahipliği yapmaktadır ve bitki türlerinin çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir.

(……) Türkiye’nin fauna (belirli bir bölgede yaşayan hayvan türlerinin tamamı) çeşitliliği ılıman kuşak ülkeleriyle kıyaslanacak ölçüde zengindir.

Değerlendirme

24. Türkiye'nin ekosistem çeşitliliğini ifade eden bilgiler şunlardır:

- **(X)** Türkiye kıtalar arasında köprü durumunda olduğu için coğrafi özellikler ve iklim kısa mesafelerde değişmektedir.

- **(X)** Türkiye sahip olduğu tarım alanları, ormanları, dağları, stepleri, sulak alanları, kıyıları ve denizleri ile pek çok farklı coğrafi alan ve bunların kombinasyonlarını içermektedir.

Bu iki bilgi, Türkiye'nin coğrafi ve iklimsel farklılıklarını, dolayısıyla ekosistem çeşitliliğini ifade etmektedir. Diğer bilgiler daha çok tarımın tarihi, bitki çeşitliliği veya fauna çeşitliliğiyle ilgili olup ekosistem çeşitliliğini doğrudan belirtmemektedir.

Konuya Ait Videolar

Konu İle İlgili Sorular

Soru 1.

Türkiye’nin millî parklarında gezintiye çıkan bir grup doğa gözlemcisi, çeşitli endemik bitki ve hayvan türleriyle karşılaşır. Prof. Dr. Asuman Baytop’un tanımladığı Anadolu teke dikeni, Prof. Dr. Muhtar Başoğlu’nun keşfettiği Antalya semenderi gibi türleri inceleyen gözlemciler, Türkiye’nin biyoçeşitliliği zengin bir ülke olduğunu ve bu türlerin korunması gerektiğini düşünür. Bir gözlemci, Türkiye’nin bitki coğrafyası açısından üç biyocoğrafik bölgenin kesişiminde yer almasının bu zenginliğe katkı sağladığını belirtir.

Türkiye’nin biyoçeşitlilik açısından zengin olmasının nedenlerinden biri olan üç biyocoğrafik bölge nedir? Bu bölgelerin Türkiye’deki endemik türlere etkisini açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 2.

Bir grup biyoloji öğrencisi, Türkiye'nin biyoçeşitlilik açısından zengin bölgelerini keşfetmek için bir gezi düzenler. Karadeniz kıyılarında yalnızca bu bölgeye özgü endemik bitki türleriyle karşılaşan öğrenciler, endemik türlerin yalnızca belirli alanlarda bulunmasının nedenlerini ve önemini merak eder. Dönüş yolunda ise Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki çeşitli bitki ve hayvan türlerini gözlemler ve Türkiye’nin biyoçeşitlilik açısından zengin olduğunu fark ederler.

Türkiye’de endemik türlerin varlığı, coğrafyanın hangi özellikleri ile ilişkilidir ve bu türlerin korunmasının ekosistem dengesine katkısı nedir? Kısaca açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 3.

Bir doğa koruma etkinliğine katılan Elif, çevresindeki biyolojik çeşitliliği korumanın önemini daha yakından anlamıştır. Etkinlikte yapılan sunumda, Türkiye’nin yaklaşık 3.500 endemik bitki türüne ev sahipliği yaptığı ve her vatandaşın bu türlerin korunması için sorumluluk taşıdığı vurgulanmıştır. Elif, bu türlerin korunmasının neden bu kadar önemli olduğunu düşünmektedir.

Türkiye’deki endemik türlerin korunması neden önemlidir ve vatandaşların bu konuda sorumluluğu nedir? Kısaca açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 4.

Biyolojik çeşitlilik, doğadaki ekosistemlerin sağlıklı işlemesi ve sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Mercan resifleri gibi ekosistemler, dünya üzerindeki en zengin biyolojik çeşitlilik alanlarından biridir. Bu ekosistemler, çok sayıda deniz türüne barınak sağlarken, aynı zamanda insanlar için de önemli ekonomik ve çevresel faydalar sunar. Mercan resifleri, binlerce balık ve deniz canlısına ev sahipliği yaparak, deniz ürünleri endüstrisi için temel kaynak sağlar. Aynı zamanda bu canlılar, ekosistemin dengesini koruyarak denizlerin temiz ve yaşanabilir olmasına katkıda bulunur. Mercan resiflerinin yok olması, birçok deniz canlısının yok olmasına ve balıkçılık endüstrisinin çökmesine neden olabilir.

Ek olarak, mercan resifleri doğal birer dalgakıran görevi görürler. Kıyı şeridinde yaşayan toplulukları fırtınaların, dev dalgaların ve tsunamilerin yıkıcı etkilerinden korurlar. Bu doğal koruma, milyonlarca insanın yaşamını ve kıyıdaki yerleşim bölgelerinin altyapısını güvende tutar. Mercan resiflerinin korunması, sadece deniz ekosistemlerinin değil, aynı zamanda kıyı bölgelerinde yaşayan insan topluluklarının da güvenliği açısından kritik öneme sahiptir.

Mercan resifleri gibi biyolojik çeşitlilik açısından zengin ekosistemlerin korunması insan yaşamına nasıl katkı sağlar? İki örnek vererek açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 5.

Ahmet, biyoloji dersinde Türkiye’nin sahip olduğu bitki çeşitliliğini öğrenmiştir. Öğretmeni, Türkiye’nin Avrupa kıtasından çok daha fazla bitki türüne ev sahipliği yaptığını açıklar. Ahmet, bu çeşitliliğin Türkiye’ye sağladığı biyolojik zenginliğin nedenini merak eder ve hangi bitki türlerinin yalnızca Türkiye’de bulunduğunu araştırır.

Türkiye’nin Avrupa’dan daha fazla bitki türüne ev sahipliği yapmasının nedenleri nelerdir? Örnek vererek açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 6.

Biyoloji öğretmeni öğrencilerine Türkiye’nin biyoçeşitliliğinin önemini anlatırken, ülkenin farklı coğrafi bölgelerinin endemik türlere ev sahipliği yapma nedenlerini ve bu türlerin korunmasının önemini vurgular. Öğretmen ayrıca, Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı projesi hakkında bilgi verir. Bu projenin Türkiye’deki bitki ve hayvan türlerini izlemeyi, grafikler ve haritalar yardımıyla biyoçeşitlilikteki değişimleri takip etmeyi mümkün kıldığını söyler. Öğrenciler, bu veri tabanı sayesinde Türkiye’deki biyoçeşitliliğin daha iyi anlaşılabileceğini ve korunabileceğini fark eder.

Türkiye’nin biyoçeşitliliğini korumak amacıyla başlatılan Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı projesinin Türkiye’nin biyoçeşitliliğine katkıları nelerdir? Kısaca açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 7.

Öğrenciler bir orman komünitesini incelemek için geziye çıkar ve aynı bölgedeki çam ağaçları, böcekler, otçul ve yırtıcı hayvanları gözlemlerler. Öğretmenleri, farklı türlerin bir arada bulunarak komünite oluşturduğunu, bu toplulukların ekosistem dengesinin sağlanmasına nasıl katkı sunduğunu anlatır.

Bir komünitenin ekosistem dengesini nasıl sağladığını ve bu dengede türler arası etkileşimlerin önemini açıklayınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 8.

Ahmet ve arkadaşları, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine yaptıkları doğa gezilerinde farklı bitki ve hayvan türleriyle karşılaşmışlardır. Akdeniz’de sıcak ve kurak iklimde yetişen zeytin ağaçları, Karadeniz’in nemli ormanlarında yaşayan kırmızı orman karıncaları ve Doğu Anadolu’nun dağlık alanlarında bulunan endemik çiçekler dikkatlerini çekmiştir. Türkiye’nin her bölgesinde bu kadar çeşitli türlerle karşılaşmalarının nedenlerini tartışan Ahmet ve arkadaşları, Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konumun, iklim çeşitliliğinin ve tarihsel faktörlerin biyoçeşitliliğe katkı sağladığını fark ederler.

Ahmet ve arkadaşlarının doğa gezilerinde gözlemledikleri biyoçeşitlilik Türkiye’nin hangi özelliklerinden kaynaklanmaktadır? Yazınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


Soru 9.

Türkiye’nin farklı bölgelerine yapılan geziler sırasında, her bölgenin kendine özgü bitki ve hayvan türleri olduğu fark edilmiştir. Akdeniz kıyılarında yetişen makiler, İç Anadolu’da bulunan bozkır bitkileri ve Karadeniz’in sık ormanları, her bölgenin farklı iklimsel ve coğrafi özellikler taşıdığını göstermektedir. Bu çeşitliliğin Türkiye’ye sağladığı biyolojik zenginlik ve ekolojik denge üzerinde derin bir etkisi bulunmaktadır.

Türkiye’nin biyocoğrafik konumu ve iklim çeşitliliği göz önüne alındığında, ülkemizin biyolojik çeşitliliğini artıran etkenler nelerdir? Yazınız.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...


BiyolojiHikayesi

Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!

Bilgilerimiz

Adres

Efeler-Aydın

Email

info@biyolojihikayesi.com

Phone

................

Bülten

© Biyoloji Hikayesi. All Rights Reserved. Designed by Biyoloji Hikayesi
Distributed By: Hamza EROL